- çürük
sıfat Çürümüş olan"Yabancı, kirli, çürük dişlerini göstererek gülümsüyordu." - Ö. Seyfettin
- zeval bulmak
bozulup yok olmak, çökmek
- afet
isim Çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu yıkım"O yıl su baskınları bir afet gibiydi."
- çökmek
nsz Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak"Toprak çökmek. Yol çökmek."
- bozulmak
nsz Bozma işine konu olmak"Pazarlık bozulur, nişan bozulur, makine bozulur, mal bozulur." - B. Felek
- çürütmek
-i Çürümesine sebep olmak"Karına söyle, boğadayı çok sert yapmasın, çamaşırları çürütür." - H. R. Gürpınar
- azalmak
nsz Az denecek bir miktara inmek"Bakımsızlıklarla göçüp gitmiş bir cihan / Mevsimler soğumuş, sular azalmış" - F. H. Dağlarca
- çürümek
nsz Genellikle mikroorganizmaların etkisiyle, kimyasal değişikliğe uğrayarak bozulup dağılmak"Sen toprakta çürürsün canım kardeşim / Ben ayakta" - B. R. Eyuboğlu
- çürüme
isim Çürümek işi
- fenalaşmak
nsz Kötü bir duruma girmek"İş fenalaştı."
- bozulma
isim Bozulmak işi"Evvelce pek meşhurken artık sesinin bozulmaya başladığı, inhitat zamanlarına geldiği söylenirdi." - A. Ş. Hisar
- azalma
isim Azalmak işi, eksilme, tenakus"Şu hayatta azalması gerektiğini öğrendiği an inadına çoğalan, cabadan doğuran bir şey varsa o da evhamdır." - E. Şafak
- batma
isim Batmak işi
- bozunma
isim Bozunmak işi
- eksilme
isim Eksilmek işi, azalma, tenakus"Gökte yıldızların üçer beşer eksilmeye başlamasından anlaşılıyordu sabahın yaklaştığı." - N. Cumalı
- eksilmek
nsz Azalmak, az duruma gelmek"Doktorun eksilmeyen güleçliğini, cana yakınlığını maske sanıyor." - T. Buğra
- inkıraz bulmak
batmak, çökmek, dağılmak, yok olmak, son bulmak"Taksim, hicret ve inkırazla harp arasında bırakıldık." - F. R. Atay
- parçalanmak
nsz Parçalama işine konu olmak, parçalara ayrılmak, paralanmak"Mine'nin parçalanmış bedeni gözlerimin önüne geliyor." - A. Ümit
- yıkılma
isim Yıkılmak işi"Duvarın yıkılması epey zaman aldı." - İ. O. Anar
- yıkılış
isim Yıkılma işi"Alman denizinden Türk denizine doğru bir yıkılış, büyük bir yıkılış vardı." - F. R. Atay
- zayıflama
isim Zayıflamak işi"Sanki pek şişman bir şeymiş gibi zayıflama hastalığına tutulmuştu." - M. Ş. Esendal
- zayıflamak
nsz Zayıf duruma gelmek"Biraz zayıflamış, kolalı beyaz yakalığı bollaşmıştı." - C. Uçuk
- çökme
isim Çökmek işi
- çöküş
isim Çökme işi
- bozmak, çürütmek, bozulmak, çürümek, güçten düşmek, sağlığını yitirmek, çürüme, bozulma, çöküş
- harap olma
- sıhhatçe düşme
- sıhhatçe düşmek
- çürüme bozulma