-  kur isim, ekonomi Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri"Resmî kura göre doların değeri yeniden ayarlandı."  
-  şifa isim Bedensel veya ruhsal bir hastalığın son bulması, hastalıktan kurtulma, onma"Son yüzyıl içinde bizi bu hâlden kurtarmak isteyen hiçbir davranış şifa getiremedi." - N. F. Kısakürek  
-  ilaç isim Bir hastalığı iyi etmek veya önlemek için türlü yollarla kullanılan madde, em, deva  
-  iyi etmek iyileştirmek, hastalıktan kurtarmak"Bir aralık iyi fal bildiğimi haremde duyurdum." - F. R. Atay  
-  şifa vermek iyi etmek, sağlığına kavuşturmak"Son yüzyıl içinde bizi bu hâlden kurtarmak isteyen hiçbir davranış şifa getiremedi." - N. F. Kısakürek  
-  tedavi isim Çeşitli yöntemlerle hastalığı iyi etme, iyileştirme, sağaltım, sağaltma, terapi"Doktorlar hastaları tedavi için perhiz verir, bıçak, ilaç kullanırlar." - M. Kaplan  
-  tedavi etmek ilaçla iyileştirmek, sağaltmak"Doktorlar hastaları tedavi için perhiz verir, bıçak, ilaç kullanırlar." - M. Kaplan  
-  düzeltmek -i Düzgün duruma getirmek"Kirli eşyalarımı paketlere sardım, bavulumu düzelttim." - R. N. Güntekin  
-  iyileşmek nsz İyi duruma gelmek"Hava iyileşti."  
-  çare isim Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yol, çıkar yol, çözüm yolu"Teklif ettiği çare ise şiddetli ve semereli bir tedbir olmaktan çok uzaktı." - N. F. Kısakürek  
-  çaresiz sıfat Çaresi bulunmayan, onulmaz"Çaresiz derdimi oğlana anlatıp dükkâna döndüm." - A. Ümit  
-  sertleşmek nsz Sert bir durum almak, katılaşmak"Yarı ağarmış yumuşak kumral sakal tersine dönerek diken gibi sertleşti." - R. N. Güntekin  
-  tütsülemek -i Türlü amaçlarla bir yeri tütsü dumanıyla doldurmak, tütsü yapmak  
-  derman isim Güç, takat, mecal"Bana derler gam yükünü sen götür / Benim yük götürür dermanım mı var?" - Karacaoğlan  
-  reçete isim Üzerinde doktorun hastası için gerekli gördüğü ilaçlarla, bunların kullanılış biçimleri yazılı olan kâğıt"Faydasını gördüğümüz ve faydasını görürsek tekrar etmemizi doktor tavsiye ettiği için reçeteyi yine aldım ele." - N. Hikmet  
-  iyileştirmek -i İyileşmesini sağlamak, sağlığına kavuşturmak, tedavi etmek  
-  tuzlamak -i Tuza yatırmak veya üstüne tuz ekmek"Şirketin biri fıçılar dolusu sardalya tuzluyordu." - Halikarnas Balıkçısı  
-  deva isim İlaç, çare"Deva bulmaz bir can kaygısına düşer." - F. R. Atay  
-  sağaltmak -i Sağlığa kavuşturmak, iyileştirmek, iyi etmek, tedavi etmek  
-  iyileşme isim İyileşmek işi  
-  sağaltım isim Sağaltma işi, tedavi  
- çare bulmak
- iyileşmez