- Aralık
isim Ara"İki masa arasında bir metre aralık var."
- deneme
isim Denemek işi, sınama"Bu denemeleri yaptığıma hiç pişman değilim. Bugüne kadar yararlıklarını görüyorum." - N. Hikmet
- açıklık
isim Açık olma durumu, aleniyet
- çatlak
sıfat Çatlamış olan"Çatlak bardak."
- kaçık
sıfat İlmeği kaçmış (çorap vb.)
- Delice
sıfat Davranışları aşırı, deli gibi olan"Bu defterin içine ne delice saadetler yazmıştı." - Ö. Seyfettin
- vuruş
isim Vurma işi"Bazen kalbinin hafif ve sık çarpıntıları arasında ansızın tokmak gibi vuruşlar var." - P. Safa
- yarık
isim Yarılarak açılmış yer, geniş çatlak"Tam öğle vakitleri yüksek kaya yarığının dibinde toplanıyor, bir saat kadar güneşleniyorduk." - A. Gündüz
- usta
isim Bir zanaatı gereği gibi öğrenmiş olan ve kendi başına yapabilen kimse"Nöbetçi, ustanın anasına ters ters baktı." - N. Hikmet
- hırsız
isim Başkasının malını çalan kimse, uğru"Hırsızlar bandosuna kumanda eden Ciyanni, asıl hırsız değilmiş." - A. Midhat
- hırsız
isim Oltadaki asıl iğnenin yanına takılan özel iğne
- birinci sınıf
isim, eğitim bilimi Öğretim kurumlarında ilk yıl
- kaza geçirmek
can ve mal kaybına veya zararına neden olan kötü bir olayla karşılaşmak
- Tokat
isim İnsana el içi ile vuruş
- Darbe
Askerî darbe, bir ülkede silahlı kuvvetler mensuplarının silah zoru ile ülke yönetimine el koyması. Hükûmetlerin, ekonomik ve sosyal sorunları çözmekte başarısız oldukları iddiası, cuntacılar tarafından askeri darbelerin başlıca sebebi olarak gösterilir.[1] Zaman zaman ordu tarafından hükûmetlere verilen muhtıralar da darbe benzeri sonuçlar doğurabilir.Darbeciler genellikle ordunun yapacakları eyleme karşı tarafsız kalmasını fırsat bilerek iktidarı ele geçirerek, lideri devirir; radyo, TV gibi iletişim kanallarını işgal ederek hükûmet daireleri üzerinde otorite kurar; elektrik santralleri gibi temel altyapı tesislerini ve birçok kurumu kontrol altına alır.
- Patlama
genellikle ısının yükselmesi ve gazların salınması ile oluşan hızlı ve yüksek bir sesle bir şekilde hacim artışı ve enerjinin açığa çıkmasıdır.
- fıkra
isim, edebiyat Kısa ve özlü anlatımı olan, nükteli, güldürücü hikâyecik"Nasrettin Hoca'nın hemen bütün fıkraları insanla vicdan arasındaki münasebete ilişkindir." - B. Felek
- kırmak
-i Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak"Taşları kırmak. Bardağı kırmak."
- kırılmak
nsz Kırma işine konu olmak, bir veya birçok parçaya ayrılmak
- saklamak
-i Elinde bulundurmak, tutmak"Sarayın sükûnu bir kederli muammayı saklar gibi ağırdı." - İ. A. Gövsa
- açmak
-i Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek"Kapıyı açıp içeri giriyorum." - A. Ağaoğlu
- patlatmak
-i Patlama işine yol açmak
- çatlamak
nsz Parçaları ayrılıp dağılmayacak bir biçimde yarılmak"Eğer çay doldururken bardak çatlarsa, üzerlerinde nazar olduğuna hükmeder, gidip bir koşu ateşte tuz çevirirdi." - E. Şafak
- çatlatmak
-i Çatlak duruma getirmek"Elindeki ustura ile çatlatacağı bu canlı yemişe baktı." - Ö. Seyfettin
- şaka
isim Güldürmek, eğlendirmek amacıyla karşısındakini kırmadan yapılan hareket veya söylenen söz, latife"Şaka ettiğini ama şakanın tadını kaçırdığını söylüyordu." - A. Kutlu
- vurmak
-e Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak"Masaya vurmak. Birinin başına vurmak."
- ayırmak
-i, -e Bölmek"Elmayı dörde ayırmak."
- zorlamak
-i Birine bir şey yaptırmak amacıyla güç kullanmak, boyun eğdirmeye çalışmak, zor kullanmak, mecbur etmek"Bir realite hissi ile değil, bir tarih hissi ile kendimizi zorluyorduk." - F. R. Atay
- patlamak
nsz Nesneler, iç basıncın etkisiyle ve çoğunlukla büyük ses çıkararak dağılmak, infilak etmek"Dinamit patladı."
- yarmak
-i Uzunlamasına bölüp ayırmak"Odunu yarmak."
- yarılmak
nsz Yarma işi yapılmak
- çarpmak
-e Hızla değmek, vurmak"Eşiği aştım, içeri girdim, ortada duran uzun bir masaya çarptım." - A. Kutlu
- çatallaşmak
nsz İki veya daha çok ihtimal ortaya çıkarak anlaşılması güç bir duruma gelmek"Meğer ne kadar yanılmıştım. İş asıl bundan sonra çatallaşacaktı." - Y. K. Karaosmanoğlu
- saklama
isim Saklamak işi"O kadar acıklı ki sorduğun sebep bizden / Biz bile saklamaya çalıştık kendimizden" - F. N. Çamlıbel
- çatırtı
isim Çatırdama sesi"Az sonra tutuşan çalıların çatırtısı sağanak sesini bastırmıştı." - R. H. Karay
- espri
isim İnce söz"Espri, kıtlıkta bolluk arz eden bir cevherdir." - N. F. Kısakürek
- çatırdamak
nsz "Çatır" diye ses çıkarmak"Kolumu öyle bir çekiş çekti ki omuz başım çatırdadı." - S. M. Alus
- nükte
isim İnce anlamlı, düşündürücü ve şakalı söz, espri"Hoş konuşur, nükteleri kahvelere intikal etmiştir, kıyafeti ve tavrı zariftir." - H. E. Adıvar
- çatlamak, çatlatmak, şaklamak, şaklatmak, vurmak, çarpmak, çarptırmak,
- crack
- güImektenkatılmak
- hızlı darbe
- kazada paramparça etmek
- kesin cevap
- sıkı tedbirler almak
- tesir edilemeyen kimse
- çatlak yarık kırmak yarmak