- perde
isim Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencereye veya bir açıklığın önüne gerilen örtü"Durmadan pencere kapatıyor, perde çekiyorum." - A. Ağaoğlu
- kapak
isim Her türlü kabın üstünü örtmeye veya bir deliği kapamaya yarayan nesne"Evin en alt katına indik, oradan da bir mahzen kapağı açtılar." - R. H. Karay
- ödeme
isim Ödemek işi, tediye"Aradan yedi sekiz ay geçmiş, hiç aksama olmamıştı ödemelerde." - Y. Z. Ortaç
- yerini doldurmak
görevini başarı ile yapar olmak"İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?" - M. Ş. Esendal
- cilt
isim Ten
- paket
isim İçinde bir veya birçok şey bulunan, kâğıda sarılarak veya kutuya konularak bağlanmış, elde taşınacak büyüklükte nesne"Cebimden sigara paketimi çıkarıp içinden bir tanesini dudaklarıma yerleştiriyorum." - A. Ümit
- giriş ücreti
isim Tiyatro, sinema, stadyum vb. yerlere girmek için ödenen ücret, girmelik, duhuliye"Parklarını bir giriş ücreti karşılığı halka açmakla bakım masraflarını çıkarmaya uğraşmaktadırlar." - F. R. Atay
- gömlek
isim Vücudun üst kısmına giyilen kollu veya yarım kollu, yakalı giysi"Sarı zeminli, kırmızı çiçekli gömleğinin yalnız boğazına tesadüf eden düğmesi ilikli, ötekiler açıktı." - S. F. Abasıyanık
- siper
isim Korunulacak, arkasına, altına veya içine girerek saklanılacak yer
- sofra takımı
isim Yemek yerken kullanılan çatal, bıçak, tabak, örtü, peçete vb. şeylerin tümü
- sigorta
isim Bir şeyin veya bir kimsenin herhangi bir yönden ileride karşılaşabileceği zararı gidermek için önceden ödenen prim karşılığında bu işle uğraşan kuruluşla yapılan iki taraflı bağlantı sözleşmesi"İsveç'te çok sağlam bir sigorta sistemi var." - H. Taner
- kap
isim İçi gaz, sıvı veya katı herhangi bir maddeyi alabilen oyuk nesne
- kap
isim Gövdeyi omuzların üstünden çepeçevre saracak biçimde yapılan bir tür üst giysisi
- zarf
isim Kap, kılıf, sarma
- örtü
isim Örtmek için kullanılan şey, vualet"Vazo, ince bir kadın eli ile işlenmiş, beyaz oymalı bir örtünün üzerindedir." - E. M. Karakurt
- katetmek
-i Kesmek, bölmek
- bahane
isim Bir şeyin gerçek sebebi gizlenerek ileri sürülen uydurma sebep"Birtakım bahanelerle elimden kurtulacağını mı sanıyorsun?" - A. M. Dranas
- iltica etmek
sığınmak
- idare etmek
yönetmek, çekip çevirmek"Bu zat, propagandayı tertip ve idareye memur imiş." - Atatürk
- müdafaa etmek
savunmak, korumak"Bu kuyruk acısıyla kendilerini müdafaaya kalkıştılar." - A. H. Çelebi
- almak
-i Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- kaplamak
-i Her yanını örtmek, istila etmek"Her tarafı sessizlik kaplamış, ovalar, biten bir günün hüznü içinde susmuştu." - H. S. Tanrıöver
- karşılamak
-i Dışarıdan gelen bir kimseye karşılayıcı olarak çıkmak, istikbal etmek"Beni karşıladılar ve ağırladılar." - A. Kabaklı
- örtmek
-i Korumak, görünmez duruma getirmek veya gizlemek için üstüne bir şey koymak"Kadın bebeğini itina ile yatırdı, yüzünü örttü." - A. Gündüz
- maske
isim Boyalı karton, kumaş veya plastikten yapılan ve başkalarınca tanınmamak için yüze geçirilerek kullanılan yapma yüz
- gizlemek
-i, -den Saklamak, görünmeyecek, belli olmayacak bir yere veya bir duruma koymak"Siperleri çalılarla örterek uçaklardan gizlediler."
- saklamak
-i Elinde bulundurmak, tutmak"Sarayın sükûnu bir kederli muammayı saklar gibi ağırdı." - İ. A. Gövsa
- kılıf
isim Bir şeyi korumak için kendi biçimine göre, çoğunlukla yumuşak bir nesneden yapılmış özel kap"Bütün vücudu sanki ziftten bir kılıf içine tıkılmış gibi idi." - Y. K. Karaosmanoğlu
- kapamak
-i Bir açıklığı örtmek için bir şeyi, açık yerin üzerine getirmek"Hasan, yıldırımla vurulmuş gibi hemen kapıyı kapadı, kaçtı." - H. E. Adıvar
- kapatmak
-i Bir malı değerinden aşağı bir karşılıkla elde etmek"Evvelki hafta mühendis İlhami Bey'le karısı çok güzel bir bambu takımı kapattılar." - H. Taner
- kapsamak
-i İçine almak, sınırları içine almak, şamil olmak
- anlatmak
-i, -e Bilgi vermek, izah etmek"Gece sabaha kadar düşündüğü şeyleri babasına da anlatmak isterdi." - P. Safa
- öldürmek
-i Bir canlının hayatına son vermek"Beni öldürmek için birisi fazla bile / Ancak onun elinden çıkar böyle haile" - F. N. Çamlıbel
- yazmak
-i Söz ve düşünceyi özel işaret veya harflerle anlatmak"Büyük bir heyecan, bir haz içinde şu satırları yazıyorum." - Ö. Seyfettin
- korumak
-i, -den Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek"Orasını tozdan, yağmurdan korumak borcumuzdur." - O. S. Orhon
- içermek
-i İçine almak, içinde bulundurmak, ihtiva etmek"Düpedüz tehdit içeren yazıların sayısı da hayli kabarıktı." - E. Şafak
- barınak
isim Barınılacak yer, melce"Çocuklara yılda bir kez barınakları temizleme sırası gelirdi." - A. Kutlu
- sığınak
isim Yağmur, güneş veya çeşitli tehlikelerden korunmak için sığınılacak yer, melce
- yol almak
yolda ilerlemek
- paravana
isim Paravan"Tuvalet masası paravana ile yatak odasından ayrılmıştı." - P. Safa
- kuver
isim Lokantalarda yemeklerin servisinden önce masaya serilen örtü
- yetmek
nsz Bir gereksinimi karşılayacak, giderecek nicelikte olmak
- ihtiva etmek
içine almak, içinde bulundurmak, içermek, kapsamak
- şamil olmak
Hukuk, Kapsamak; içine almak
- kabul etmek
- altetmek
- cinsi münasebette bulunmak
- gizli kimlik
- örtmek, tıkamak, kapatmak, kaplamak,
- batlaniye
- destek ateşi sağlamak
- kafi gelmek
- kitap kabı
- kuluçkaya yatmak
- mesuliyetini üzerine almak
- orta etmek
- röportajını yapmak
- sığınmış