- saat
isim Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası"Beş altı mil ötedeki karşı kıyıya bir saatte varabilirdik ancak." - A. Erhat
- duvar saati
isim Duvara asılı saat"Gözlerini açınca karyolasının karşısındaki duvar saatine baktı." - P. Safa
- saat tutmak
saate bakarak bir işin ne kadar sürdüğünü hesaplamak"Beş altı mil ötedeki karşı kıyıya bir saatte varabilirdik ancak." - A. Erhat
- süslü
sıfat Süsü olan, süslenmiş, bezenmiş"Geniş, süslü karyola köşede duruyordu." - M. Ş. Esendal
- ölçmek
-i En, boy, hacim, süre gibi nicelikleri kendi cinslerinden seçilmiş bir birimle karşılaştırıp kaç birim geldiklerini belirtmek"Dükkânda arşınla kumaş ölçmekle ömür çürütemeyeceğimi söyledim." - N. Cumalı
- masa/duvar saati, hız göstergesi, hızölçer, sögen tutarak süresini ölçmek
- süslü.
- çorabın iki tarafında bilekten yukarı doğru çıkan. ajur clocked ajurlu