- kavrama
isim Kavramak işi, anlama, anlamaklık, algılama"Sanat eri çalışır, bir eser kor ortaya, onun güzel olduğuna inanır, o güzelliği herkesin anlamasını, kavramasını ister." - N. Ataç
- sıkma
isim Sıkmak işi"Bu vicdan azabının demirden pençesi yüreğini sıkmaya başlıyordu." - Y. K. Karaosmanoğlu
- sarmak
-i Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak, çevrelemek
- kavramak
-i Elle sıkıca tutmak"Çocuğu koltuk altlarından kavrayıp kaldırdı." - N. Cumalı
- tutmak
-i Elde bulundurmak, ele almak"Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." - Ö. Seyfettin
- sıkmak
-i Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak"Yalnız kalan kadın titriyor, hıçkırarak kucağındaki yavrusunu sıkıyor." - Ö. Seyfettin
- mandal
isim Kapı vb. şeyleri kapalı tutmaya yarayan, döner tahta veya metal parça
- sıkıca yakalamak
- mandal.