- kavrama
isim Kavramak işi, anlama, anlamaklık, algılama"Sanat eri çalışır, bir eser kor ortaya, onun güzel olduğuna inanır, o güzelliği herkesin anlamasını, kavramasını ister." - N. Ataç
- sıkma
isim Sıkmak işi"Bu vicdan azabının demirden pençesi yüreğini sıkmaya başlıyordu." - Y. K. Karaosmanoğlu
- sarılmak
nsz Sarma işi yapılmak"Ellerine sarıldım, öpüyorum, sorularımı tekrarlıyorum." - R. H. Karay
- yakalamak
-i Bir kimseyi veya bir şeyi elle tutmak"Üç ince dalı birleştirerek sıkıca yakaladım." - R. H. Karay
- bağlamak
-i, -e Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak"Gemiyi iskeleye bağlamak."
- kavramak
-i Elle sıkıca tutmak"Çocuğu koltuk altlarından kavrayıp kaldırdı." - N. Cumalı
- kucaklamak
-i Kollarla sarıp göğüs üzerine bastırmak"Erhan'ı doyumsuz bir sevgi ile kucakladılar." - E. İ. Benice
- tutma
isim Tutmak işi"Daha çatal ve bıçağı tutmasına eli yatmamıştı, ikide bir düşürürdü." - R. H. Karay
- toka
isim Kemer, kayış, ayakkabı vb.nin iki ucunu birbirine bağlamaya, bunları istenilen genişlikte tutmaya yarayan, türlü biçimlerde tutturmalık
- sarılma
isim Sarılmak işi"İlk büyük kanlı paylaşım sona ermiş, yaralar sarılmaya çalışılıyordu." - E. Atasü
- kopça
isim Bir giysinin iki yanını bitiştirmeye yarayan ve metal bir halka ile bir çengelden oluşan araç, agraf"Sedef bir kopça, kirli ve incecik boynunu sıkmıştı." - S. F. Abasıyanık
- kucaklama
isim Kucaklamak işi
- toka koymak
- sustalı bıçak
- sustalı bıçak.
- sıkıca tutmak. clasp knife büyük çakı
- toka veya kopça ile tutturmak
- toka, kopça, kavrama, sıkı sıkı tutma, tokalamak, kopçalamak, sıkıca tutmak, kavramak