- keyif
isim Vücut esenliği, sağlık"Keyfiniz nasıl?"
- desteklemek
-i Destek koymak"Kapıyı ardından destekleyip varını yoğunu amcasının şerrinden koruyacaktı." - N. Hikmet
- teşvik
isim İsteklendirme, özendirme"O vakitler, bu kadarcık ümit ve teşvik, bizi heyecanlandırmaya yeterdi." - F. R. Atay
- teşvik etmek
isteklendirmek, özendirmek"O vakitler, bu kadarcık ümit ve teşvik, bizi heyecanlandırmaya yeterdi." - F. R. Atay
- yiyecek
isim Yenmeye elverişli olan her şey"İnsan barınacak yerler yaptı, yiyeceğini pişirerek yemeye başladı." - N. Hikmet
- neşelendirmek
-i Neşeli duruma getirmek, şenlendirmek, keyiflendirmek
- teselli
isim Avunma, avuntu, avunç"Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile / Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle" - Y. K. Beyatlı
- avutmak
-i Bir kimsenin acısını veya sıkıntısını yatıştırmak, teselli etmek"Düşün, bir acın var ki ben avutamıyorum / Gidiyorsun elimden, seni tutamıyorum" - F. N. Çamlıbel
- cesaretlendirmek
-i Yüreklendirmek, yiğitlendirmek, cesaret vermek"Reis memnun oluyor ve kâtibi biraz daha cesaretlendirmek ister gibi görünüyordu." - M. Ş. Esendal
- kıvanç
isim Övünç, iftihar
- erzak
isim Uzun süre saklanabilen yiyeceklerin genel adı"Çarşıdan erzakını bile kendi pazarlık eder, kendi alır, kendi evine getirir." - Ö. Seyfettin
- alkış
isim Bir şeyin beğenildiğini, onaylandığını anlatmak için el çırpma, alkışlama, kargış karşıtı
- memnun etmek
bir kimseyi sevindirmek, ona kıvanç vermek"Ben yine memnunum senden evladım / Sana ben bu bapta kusur bulmadım" - E. B. Koryürek
- neşe
isim Mutlu olmaktan doğan ve dışa vurulan sevinç, şetaret"Zaferin bütün neşesi bu ihtiyarda idi." - F. R. Atay
- yüreklendirmek
-i Birine yüreklilik, cesaret vermek
- keyiflendirmek
-i Keyiflenme işini yaptırmak
- alkış tutmak
topluca el çırparak yüksek sesle "yaşa, var ol" vb. sözler söyleyerek birini alkışlamak
- alkışlamak
-i Bir şeyin beğenildiğini, onaylandığını anlatmak için el çırpmak"O zaman biz hayranları onu şiddetle alkışlardık." - A. İlhan
- tezahürat
isim Bağırıp çağırarak, alkışlayıp tempo tutarak yapılan gösteri"Bazı davetliler giderken gençler tempo tutup tezahürat yapıyorlardı." - H. Taner
- misafirperverlik
isim Konukseverlik"Misafirperverlik bizim şanımızdandır." - N. Hikmet
- teselli etmek
- alkış tutma
- ruh haleti
- tezahürat yapmak
- alkış neşe
- alkış, bağırış, neşe, keyif, bağırarak ya da alkışlayarak yüreklendirmek, alkışlamak, destekleyici şekilde bağırmak, umutlandırmak, yardım etmek, desteklemek, yüreklendirmek
- misafirperverlik.
- neşe ve memnuniyet veren şey
- tempo ile bağırarak taraf tutmak
- tempo tutarak bağırmak