- elde
isim, matematik Çarpma ve toplama işlemlerinde bir sonraki sıranın rakamlarına katılacak olan sayı
- elde etmek
bir şeye sahip olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- nakletmek
-i Nakil işini yapmak, bir yerden başka bir yere geçirmek, iletmek"İkisi de koluna girerek hastayı otomobile naklettiler." - P. Safa
- idare etmek
yönetmek, çekip çevirmek"Bu zat, propagandayı tertip ve idareye memur imiş." - Atatürk
- kaldırmak
-i Bulunduğu yerden almak"Örtüyü masanın üzerinden kaldır."
- tamamlamak
-i Eksiksiz, tamam duruma getirmek, bütünlemek"Rehberim sille, tokat hatta asker süngüsü, bir hayli darbe yedikten sonra işini tamamladı." - N. F. Kısakürek
- ulaşmak
-e Varmak, gelmek"Doğudan batıya kadar ulaşmış bir zafer bestesi dinliyorum." - R. H. Karay
- çekmek
-i, -e Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek"Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı." - R. N. Güntekin
- sürüklemek
-i Bir şeyi yerden kaldırmadan iterek veya çekerek götürmek"Prenses koluma girdi, sürüklercesine büfeye götürdü." - A. Gündüz
- geçirmek
-i Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak
- kaçırmak
-i Kaçmasını sağlamak veya kaçmasına imkân yaratmak
- başarmak
-i Bir işi istenilen bir biçimde bitirmek, muvaffak olmak"Birçok şeyi unutabilmeyi istediğim çok zamanlarım oldu ama bunu bir türlü başaramadım." - A. Ağaoğlu
- sağlamak
-i Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek"Süngerciler altı aylık kumanyalarını sağlamak için boğazlarına dek borçlandılar." - Halikarnas Balıkçısı
- erişmek
-e Varılması zamana, emeğe bağlı olan veya uzakta bulunan bir amaca varmak, ulaşmak"Genç yaşında üne erişmiş, yönettiği oyunlar afişlerden inmemiş." - N. Cumalı
- devam ettirmek
başlanmış bir işi sürdürmek
- götürmek
-i Taşımak, ulaştırmak veya koymak"Yemeği götürmek için o an en uygun kişiydim." - A. Kutlu
- taşımak
-i Bir şeyi bir yerden alıp başka bir yere götürmek"Hastayı ekseriya yakın kasabaya kadar sırtta taşırlardı." - S. F. Abasıyanık
- içermek
-i İçine almak, içinde bulundurmak, ihtiva etmek"Düpedüz tehdit içeren yazıların sayısı da hayli kabarıktı." - E. Şafak
- getirmek
-e Gelmesini sağlamak"Dün bir deri bir kemik hâlinde eve getirip bırakmışlar." - R. N. Güntekin
- büyülemek
-i Büyü ile etki altına almak, efsunlamak, afsunlamak
- Golf, Topun ilk vurduğu nokta ile yere düştüğü nokta arasındaki uzaklıktır.
- cesurca karşılamak
- deli gibi davranmak
- desteğini kazanmak
- ile meşgul olmak
- kabul edilmek
- menzili olmak
- satışa arzetmek
- taşımak, götürmek, ağırlığını çekmek, taşımak, desteklemek, yardım etmek, bulundurmak, geçirmek, bulaştırmak, içermek, taşımak, desteğini kazanmak, onaylamak, kabul edilmek, ulaşmak, erişmek
- taşıyıcı vazifesi görmek
- uzaktan duyulabilir olmak
- yeni sayfaya nakletmek
- zaptetmek
- öIümüne sebep olmak