- esir
isim Tutsak"Meyhaneden çıktığında sarhoş kafayla bir esir gemisine binmiş, güvertede sızıp kalmıştı." - İ. O. Anar
- esir
isim, fizik Atomlar arasındaki boşluğu ve bütün evreni doldurduğu varsayılan, ağırlığı olmayan, ısı ve ışığı ileten töz
- tutsak
isim, askerlik Savaşta ele geçen düşman, esir
- mahkûm
sıfat, hukuk Hükümlü"Müebbet hapse mahkûm bir suçlu."
- sürgün
isim Ceza olarak belli bir yerin dışında veya belli bir yerde oturtulan kimse"Sürgünü yalnız memleket hasreti yıkmaz, yıkması için bu hasrete utandırıcı bir gönül yarası karışmalıdır." - R. H. Karay
- tutuklu
sıfat, hukuk Kanun yoluyla hürriyetlerinden alıkonularak bir yere kapatılan (kimse), tutuk, mevkuf"Bir hafta süreyle durmaksızın işkence ettiği tutuklusunun yüzüne bile bakmamıştı." - O. Aysu
- mahpus
sıfat Kapatılmış, hapsedilmiş (kimse)
- hükümlü
sıfat, hukuk Ceza hükmü verilmiş, hüküm giymiş, mahkûm
- kayıt altında
- baskı altında
- esarete ait
- esir düsmüş
- tutkun kimse
- büyülenmiş. captiv'ity esaret
- tutkunluk. captive audience ABD zoraki dinleyiciler.
- tutsak, emir, tutsak edilmiş, kapatılmış, tutsak, esir