- yapmacık
sıfat İçten olmayan (tavır, davranış, duygu), yapma, yapay, sahte, suni, zahirî, sofistike"Köylülerden kapma biraz yapmacık bir safiyetle konuşuyordu." - S. F. Abasıyanık
- dönmek
nsz Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek"İçeride anahtarın acı bir gıcırtıyla döndüğünü duydum." - Y. Z. Ortaç
- eğilmek
nsz Bir yana doğru eğik duruma gelmek
- bükülmek
nsz Bükme işine konu olmak, katlanmak"Yerde kenarı bükülmüş bir seccade vardı." - F. R. Atay
- dilenmek
nsz Sadaka istemek"Cami kapısında avuç açar dilenirim de onun evine gitmem." - M. Ş. Esendal
- eğmek
-i Düz olan bir şeyi eğik duruma getirmek"Ağır ağır başını eğip yere baktı ve boynunu büktü." - Y. Z. Ortaç
- eğim
isim Eğilmiş olma durumu
- meyil
isim Eğiklik, eğim, akıntı"Fazılpaşa Yokuşu'nda akşam olurken, tatlı bir meyille denize uzanan kırmızı damların üzeri kararır." - H. E. Adıvar
- meyletmek
-e Eğilmek
- meylettirmek
-i Meyletme işini yaptırmak
- argo
isim Her yerde ve her zaman kullanılmayan veya kullanılmaması gereken çoklukla eğitimsiz kişilerin söylediği söz veya deyim
- ikiyüzlülük
isim İnandığı, düşündüğü gibi davranmama, özü sözü bir olmama, riya, riyakârlık, mürailik"Zamanın iki yüzlülüğünden nefret etmiş olmalı." - E. Şafak
- jargon
isim Aynı meslek veya topluluktaki insanların ortak dilden ayrı olarak kullandıkları özel dil veya söz dağarcığı"Tıp jargonu."
- riyakârlık
isim İkiyüzlülük"Riyakârlık, aşağılığın son haddidir." - S. F. Abasıyanık
- samimiyetsizlik
isim Samimi olmama durumu, içtensizlik"Samimiyetsizlik ve gülünçlüğün bu kadarına pes!" - N. F. Kısakürek
- belirli bir zümre
- murailik etmek
- yatay kesit
- şiv
- şivlendirmek
- ani bir hareketle fırlatmak
- dönmek.
- grup veya partiye mal olmuş kelime veya sözler
- ikiyüzlü riyakar
- ikiyüzlülük, yapmacık konuşma
- riyakâr bir şekilde konuşmak: dinsel konularda samimiyetsizce davranmak
- sesine bir ahenk vererek dilenmek.