- çıkarma
isim Çıkarmak işi, emisyon"Yağmazsa yağmasın. Biz onsuz da kışı çıkarmasını biliriz eninde sonunda." - N. Hikmet
- silme
isim Silmek işi"Taşlarımız öyle güzel parlardı ki o parlaklığı görme uğruna bütün gün sürekli silmeyi bile düşündüğüm olurdu." - A. Kutlu
- bozmak
-i Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek"Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
- kaldırmak
-i Bulunduğu yerden almak"Örtüyü masanın üzerinden kaldır."
- durdurmak
-i Durmasını sağlamak"Sızıntıları durdurmadan, bir önlem almadan ne diye bütün kitapları, eşyaları taşıdık ki!" - A. Ağaoğlu
- durmak
nsz Hareketsiz durumda olmak"Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu." - Y. K. Karaosmanoğlu
- vazgeçmek
-den Kendi hakkı saydığı bir şeyi artık istemez olmak
- çıkarmak
-den Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
- feshetmek
-i Verilmiş bir yargıyı kaldırmak, bozmak
- iptal etmek
kullanıştan kaldırmak
- dengelemek
-i Dengeli duruma getirmek
- ayrılmak
-e Ayırma işine konu olmak"Geçen hafta, Akşehir'de Nasrettin Hoca törenine ayrılmıştı." - F. R. Atay
- çizmek
-i Çizgi çekmek
- kısaltmak
-i Kısa duruma getirmek"Ben bu sözü biraz daha kısaltarak tekrar edeceğim." - R. N. Güntekin
- silmek
-i Bir şeyin ıslaklığını gidererek kuru duruma getirmek"Terlemiş gibi alnını elinin tersiyle sildi." - Ö. Seyfettin
- iptal
isim Yararlıktan, kullanıştan kaldırma, silme, bozma
- işaretleme
isim İşaretlemek işi
- caymak
-den Sözünden, kararından dönmek, vazgeçmek"Yonca düşündü, önce annesiyle alışverişe gitmek istedi, sonra caydı." - O. Rifat
- fesih
isim, hukuk Verilmiş bir yargıyı kaldırma, bozma"Fesih kararı."
- Turizm ve Otelcilik, Rezervasyonun iptali.
- geçersiz hale koymak
- iptal olunan şey
- kaldırmak, iptal etmek, feshetmek, bozmak, eşitlemek, denkleştirmek, dengelemek, çizmek, üstünü çizmek
- tion iptal etme
- çizgi çekme
- üstüne çizgi çekmek