- göz
isim, anatomi Görme organı, basar
- arkadaş
isim Birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerden her biri, bacanak, eş, yâren, yoldaş
- filiz
isim Tohumdan veya tomurcuktan çıkan körpe ve küçük dal, sürgün, ışkın, eşkin (II), cımbar, çıvgın, şıvgın"Yeşil çeltik filizleri bir parmak uzunluktaydı." - Y. Kemal
- filiz
isim, jeoloji Ocaktan çıkarılan işlenmemiş, başka maddelerle karışık hâlde bulunan, ham maden birleşiği"Demir filizi. Bakır filizi."
- ahbap
isim Kendisiyle yakın ilişki kurulup sevilen, sayılan kimse"Ben yeni tanıdım ama kızın eski ahbapları imişler." - O. C. Kaygılı
- sürgün
isim Ceza olarak belli bir yerin dışında veya belli bir yerde oturtulan kimse"Sürgünü yalnız memleket hasreti yıkmaz, yıkması için bu hasrete utandırıcı bir gönül yarası karışmalıdır." - R. H. Karay
- sürmek
-i, -e Yönetip yürütmek, sevk etmek
- tomurcuk
isim, bitki bilimi Bir bitkinin üzerinde bulunan ve ileride sap, çiçek veya yaprak verecek olan filiz
- gonca
isim, bitki bilimi Henüz açılmamış veya açılmak üzere olan çiçek, tomurcuk
- tomurcuklanmak
nsz Tomurcuk oluşmak"Bu arada ihtiyar kavak da tomurcuklanıp yaprak açmıştı." - H. Taner
- ABD
Kur’an-ı Kerim, Kul, Allah'a ibadet eden kimse.
- düğme
isim Giyecek, yorgan vb.nin bazı yerlerine ilikleyici veya süs olarak dikilen kemik, metal, sedef gibi sert maddelerden yapılmış küçük tutturma aracı"Sımsıkı bağlanmış bir örme kese çıkarıyor, birer birer düğmelerini çözüyor." - R. N. Güntekin
- filizlenmek
nsz Bitki filiz vermek
- ulan
ünlem Ey"Ulan, bizim sokak çocukları ne insan şeyler be!" - M. Ş. Esendal
- konca
- gelişme çağında olmak
- gelişmemiş
- konca vermek
- tomurcuklandırmak
- aşı yapmak
- aşılamak. nip in the bud bir şeyin daha başlamadan önünü kesmek
- gelişmesine engel olmak
- gelişmesine engel olmak.
- gonca, tomurcuk, tomurcuklanmak, gonca vermek
- olgunlaşmamış sey veya kimse
- ulan.