- bel vermek
duvar gibi dik şeyler dışarıya veya tavan gibi yatay şeyler aşağıya doğru kamburlaşmak"Kolum, boynundan beline doğru kayıyor." - Y. Z. Ortaç
- eğilmek
nsz Bir yana doğru eğik duruma gelmek
- bükmek
-i Sertçe çevirmek, kıvırmak"Bu kez onu sürmeden olduğu yerde büküp altına aldı." - S. Birsel
- bükülmek
nsz Bükme işine konu olmak, katlanmak"Yerde kenarı bükülmüş bir seccade vardı." - F. R. Atay
- bağlamak
-i, -e Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak"Gemiyi iskeleye bağlamak."
- iliştirmek
-i, -e İlişmesini sağlamak"Seni bahçeye bir kenara iliştiririz." - F. R. Atay
- çıkıntı
isim Bir yüzeyde ileri doğru çıkan bölüm"Gırtlağının çıkıntısı, hiddetli bir adamın yumruğu gibi titriyordu." - Y. K. Karaosmanoğlu
- toka
isim Kemer, kayış, ayakkabı vb.nin iki ucunu birbirine bağlamaya, bunları istenilen genişlikte tutmaya yarayan, türlü biçimlerde tutturmalık
- kopça
isim Bir giysinin iki yanını bitiştirmeye yarayan ve metal bir halka ile bir çengelden oluşan araç, agraf"Sedef bir kopça, kirli ve incecik boynunu sıkmıştı." - S. F. Abasıyanık
- toka veya kopça ile tutturmak
- toka kopça
- toka, kopça, eğim, kırım, çıkıntı, toka ya da kopça ile tutturmak, kopçalamak, eğilmek, bükülmek, yamulmak, eğmek, bükmek, yamultmak
- ısı veya basınç ile bükülmek