- çürük
sıfat Çürümüş olan"Yabancı, kirli, çürük dişlerini göstererek gülümsüyordu." - Ö. Seyfettin
- sıyrık
isim Çarpma veya vurma sonucunda vücutta hafifçe kazınmış, zedelenmiş, soyulmuş, kanamış yer
- dövmek
-i Tokat, yumruk, tekme vurarak canını acıtmak"Harp Divanına vermeden önce şurada kemiklerini kırıncaya kadar bir dövsem!" - H. E. Adıvar
- kırmak
-i Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak"Taşları kırmak. Bardağı kırmak."
- çizik
isim Çizgi
- bere
isim Bir yere çarpma, incitme veya vurma sonucu vücudun herhangi bir yerinde oluşan çürük
- incitmek
-i İncinmesine yol açmak"Sol ayağımı geçen gün biraz incitmiştim." - A. Gündüz
- vurmak
-e Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak"Masaya vurmak. Birinin başına vurmak."
- çürütmek
-i Çürümesine sebep olmak"Karına söyle, boğadayı çok sert yapmasın, çamaşırları çürütür." - H. R. Gürpınar
- ezmek
-i Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek"Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım." - E. B. Koryürek
- berelemek
-i Bereli duruma getirmek
- incinmek
nsz Çarpma, sıkışma, burkulma vb. etkenlerle vücudun bir yeri ağrı verir duruma gelmek"İncinir düz caddede, dağda gezen ayaklar." - F. N. Çamlıbel
- morartı
isim Morluk
- yara
isim Keskin bir şeyle veya bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik"Yaranı tımar ettiler mi?" - N. Hikmet
- yaralamak
-i Silah, bıçak vb. bir araçla yara açmak"Kocaman bir bıçağı kuşağının arasından çıkarıp Seher'i böğründen yaraladı." - S. F. Abasıyanık
- tırmık
isim Tırnak beresi"Yüzünde tırmıklar vardı." - P. Safa
- zedelemek
-i Hafifçe yaralamak
- bir yerini çürütmek
- çürük peyda etmek
- bere ezik. bruiser boksör
- çürük, bere, ezik, çürütmek, berelemek, çürümek