- nefes almak
havayı ciğerlerine çekmek, soluk almak
- var olmak
sağ olmak, yaşamak
- soluk almak
havayı ciğerlere çekmek, nefes almak"Kalp gitgide hafiflemekteydi ve soluklarda hafif bir hışıltı başlamıştı." - R. N. Güntekin
- teneffüs etmek
soluk almak
- canlandırmak
-i Canlanmasını sağlamak, canlanmasına yol açmak
- esmek
nsz Hava bir yönden bir yöne akmak, rüzgâr olmak"İki üç günden beri sert bir kış rüzgârı esiyor." - A. Haşim
- solumak
nsz Nefes alıp vermek"Soluduğum duman havaya karışırken aniden, kendiliğinden, küçük, bit kadar küçücük bir fikir geldi aklıma." - E. Şafak
- yaşamak
nsz Canlılığını, hayatını sürdürmek"Hiçbir şey yaşarken daha önemli değildir." - A. İlhan
- belirtmek
-i Açıklamak, tebarüz ettirmek"Üzüntülerini, kırgınlıklarını dudak büküp susarak belirtir." - N. Cumalı
- ifade etmek
anlatmak"Bu kitabın bende hazin bir intiba bıraktığını söylersem yanlış bir ifadede bulunmamış olurum." - A. H. Çelebi
- hayat vermek
canlılık vermek, canlandırmak
- fısıldamak
-i, -e Başkalarının duyamayacağı kadar alçak sesle konuşmak, fıslamak"Savcı, kumandanın kulağına birkaç kelime fısıldadı." - A. Gündüz
- nefes alıp vermek
- solumak, soluk almak, nefes almak, fısıldamak,
- agzından püskürtmek
- hafifçe esmek
- koku neşretmek
- soluk almak nefes almak