- kırık
sıfat Kırılmış olan"Ahmet hemen heybesini açtı ve makasını, kırık tarağını çıkardı." - İ. H. Baltacıoğlu
- kırık
isim Kadının veya erkeğin yasalara ve törelere aykırı olarak ilişki kurduğu erkek veya kadın
- kırık
isim, jeoloji Fay
- boşluk
isim Oyuk, çukur, kapanmamış yer
- yarık
isim Yarılarak açılmış yer, geniş çatlak"Tam öğle vakitleri yüksek kaya yarığının dibinde toplanıyor, bir saat kadar güneşleniyorduk." - A. Gündüz
- saldırı
isim Kötülük yapmak, yıpratmak amacıyla doğrudan doğruya silahlı veya silahsız bir eylemde bulunma, hücum, taarruz, tecavüz"Ancak delikanlı, kargının sapını yere gömüp ucunu ata doğrultarak hasmının saldırısını engelliyordu." - İ. O. Anar
- gedik
isim Bir düzey üstündeki yıkık, çatlak veya aralık, rahne"Kalenin gedikleri / Şekerdir yedikleri" - Halk türküsü
- bozma
isim Bozmak işi
- bozmak
-i Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek"Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
- kırmak
-i Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak"Taşları kırmak. Bardağı kırmak."
- anlaşmazlık
isim İki veya daha çok tarafın düşünce ve amaçları arasında ayrılık, uyuşmazlık, ihtilaf, ikilik, maraza, sürtüşme"Hüdai ile olan anlaşmazlıklar durulacak gibi değildi." - A. Kulin
- ihlal
isim Bozma, zarar verme
- riayetsizlik
isim Saygısızlık
- çiğnemek
-i Ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek, öğütmek"Gözlerine uyku denilen şey girmiyor, çiğnediği lokma boğazından inmiyor." - H. R. Gürpınar
- yara
isim Keskin bir şeyle veya bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik"Yaranı tımar ettiler mi?" - N. Hikmet
- bozulma
isim Bozulmak işi"Evvelce pek meşhurken artık sesinin bozulmaya başladığı, inhitat zamanlarına geldiği söylenirdi." - A. Ş. Hisar
- yarmak
-i Uzunlamasına bölüp ayırmak"Odunu yarmak."
- ihlâl etmek
Hukuk, Zarar vermek; zedelemek; dokunmak; hakkını zedelemek; çiğnemek; bozmak
- zarar verme
- uymama
- uymamak
- kanun disi is yapmak
- balinanın suda sıçraması
- dalgaların sahile vurarak kırılması
- gedik veya rahne açmak. breach of the peace asayişi ihlâl etme
- kavga. breach of promise sözünden dönme
- özellikle evlenme vaadini tutmama. breach of trust emniyeti kötüye kullanma leap into the breach imdada yetişmek.