-  zahmet isim Güçlük"Yalnız rica ederim, bir an için bir zahmet ve fedakârlık daha yapın." - H. F. Ozansoy  
-  zahmet etmek biri için yorulmak veya masrafa girmek"Yalnız rica ederim, bir an için bir zahmet ve fedakârlık daha yapın." - H. F. Ozansoy  
-  dert isim Üzüntü"Göz göz oldu yüreğim, gözlerinin derdinden" - Halk türküsü  
-  canını sıkmak sözlerle veya davranışlarla kişinin neşesini kaçırmak, huzurunu bozmak  
-  kavga isim Düşmanca davranış ve sözlerle ortaya çıkan çekişme veya dövüş, münazaa"O zamanlar kavga etmeyi bilmek bizim için çok önemliydi çünkü kavga yaşam biçimimizdi." - A. Ümit  
-  taciz etmek sıkıntı vermek, rahatsız etmek  
-  uğraşmak -le Bir iş üzerinde sürekli çalışmak"Muhacir kümeleri arasında, ekmek dağıtmakla uğraşan yaşlıca bir adama seslendi." - P. Safa  
-  zorluk isim Sıkıntı veya güçlükle yapılma durumu, zor olma, güçlük, zahmet"Seyfi, zorluk karşısında kalırsa birini yakalayıp silah atmadan buraya dönecek." - S. Kocagöz  
-  endişe etmek tasalanmak, kaygılanmak"Bir kayıkta boş kalan son yere atlayıp Galata'ya geçerken kafası hem umut hem de endişeyle doluydu." - İ. O. Anar  
-  sorun isim Araştırılıp öğrenilmesi, düşünülüp çözümlenmesi, bir sonuca bağlanması gereken durum, mesele, problem"Türkiye'ye gölge oyununun ne zaman ve nasıl girdiği sorunu üzerine çeşitli yorumlar bulunmaktadır." - M. And  
-  sıkıntı isim İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet"İçinin sıkıntısını ondan mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." - P. Safa  
-  üzücü sıfat Üzüntü veren, acıklı"Üzücü bir durum."  
-  sıkmak -i Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak"Yalnız kalan kadın titriyor, hıçkırarak kucağındaki yavrusunu sıkıyor." - Ö. Seyfettin  
-  problem isim, matematik Teoremler veya kurallar yardımıyla çözülmesi istenen soru, mesele  
-  üzmek -i Üzüntü vermek"Onu biraz üzerim ama zekâsına da bayılırım." - S. F. Abasıyanık  
-  rahatsız etmek rahatını bozmak, rahatını, keyfini kaçırmak"Ömer Ağa rahatsız bir gülümseme ile yüzünü biraz daha buruşturdu." - H. S. Tanrıöver  
-  aksatmak -i Bir işi gereği gibi yürütmemek"Çalışmasını da aksatmamıştı üstelik." - A. Kulin  
-  huzursuzluk isim Huzursuz olma durumu"Onlar bu davranışlarıyla geçmişte sadece huzursuzluk yarattı." - N. Cumalı  
-  tasa isim Üzüntülü düşünce durumu, kaygı, endişe, gam"Gazeteleriniz sürüm tasasına kapıldılar mı hemen İstanbul'un nabzını tutarlar." - F. R. Atay  
-  merak etmek anlamak veya öğrenmek istemek"Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim" - E. B. Koryürek  
-  sıkıntı vermek tedirgin etmek, bunaltmak"İçinin sıkıntısını ondan mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." - P. Safa  
-  didinmek nsz Çok güçlük çekerek sürekli çalışmak"Size de tiyatronuza da biraz yararlı olabilmek için didiniyorum, parçalanıyorum." - T. Buğra  
- çaba sarfetmek
- canını sıkmak, rahatsız etmek,
- rahat vermemek
- sinir etmek