- kusur
isim Eksiklik, noksan, nakısa"Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı'm o yolda rızkını vermiş, kusuru yok." - M. Çınarlı
- bozmak
-i Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek"Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
- iz
isim Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare"Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm." - S. F. Abasıyanık
- hata
isim Yanlış"Aynı hatayı senin de yapmana yol açmak istemiyorum." - İ. O. Anar
- leke
isim Kirliliği gösteren iz"Adi madenî kol düğmeleri bunları yeşilimtırak bir leke ile kirletirdi." - A. Ş. Hisar
- karalamak
-i Boya veya kalemle birtakım şekiller çizerek bir yeri kirletmek"Duvarı karalamışlar."
- lekelemek
-i Bir şeyi kirletmek, bir şey üzerinde leke oluşturmak"Kumaşı lekelemek."
- yara izi
- hata.
- güzelliğine halel getirmek
- güzelliğini bozmak, lekelemek, çirkinleştirmek, güzelliği bozan leke/kusur/bozukluk