- para çekmek
bir yere yatırılmış paradan bir bölümünü geri almak"Çıkarken elini göğsüne sokup bir kese çıkardı, keseden alabildiği kadar para alıp delikten attı." - F. Otyam
- akmak
-den Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek"Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış." - S. F. Abasıyanık
- yolmak
-i Bitki, tüy vb.ni çekerek yerinden çıkarmak, çekip koparmak"Yoluyor mu, ne yapıyor bilmem, pişik suratlı olmuş." - M. Ş. Esendal
- kanamak
nsz Vücudun herhangi bir yerinden kan akmak, kan gelmek
- kan ağlamak
büyük bir üzüntü içinde bulunmak"Cebinden çıkardığı mendille ellerine bulaşan kanları silerek haykırdı." - Ö. Seyfettin
- kan kaybetmek
herhangi bir nedenle vücuttan çok kan akmak"Cebinden çıkardığı mendille ellerine bulaşan kanları silerek haykırdı." - Ö. Seyfettin
- solmak
nsz Rengini yitirmek, rengi uçmak"Sen, yüzü beyaz güller gibi solan / Adın ve senin?" - T. Oflazoğlu
- kanı akmak
- su boşaltmak
- çok kederli olmak
- kanamak,
- kenar taşması
- bitkilerin özü gibi akmak
- para sızdırmak