- ufak
sıfat Boyutları normalden küçük"Ufak ev."
- lokma
isim Ağza bir defada alınıp götürülen yiyecek parçası, sokum"Öbür yemeklerden bile ağzına bir lokma koyamadı." - Ö. Seyfettin
- an
isim Zamanın bölünemeyecek kadar kısa olan parçası, lahza, dakika"Zira göçebelerin hayatı her an yardımlaşmalarını gerektirir." - C. Meriç
- an
isim İki tarla arasındaki sınır
- an
isim Zihin"An bulanıklığı. An yorgunluğu."
- biraz
sıfat Bir parça, azıcık"Biraz yağmur yağdı mı Beyoğlu'nun yaya kaldırımlarında yürüyebilirsen yürü." - F. R. Atay
- gıdım
isim Küçük bir parça, bir miktar"Sığındığım, bir gıdım gönül hoşluğu aradığım bu yerde birden çıktı ortaya." - N. Meriç
- numara
isim Bir şeyin bir dizi içindeki yerini gösteren sayı, rakam"Tüm duyularım uyanık olarak trenimin rengini ve numarasını bulmaya çalışırdım." - N. Eray
- parça
isim Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey"Yolun bu parçası bozuk."
- Az
sıfat Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı"Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu." - B. R. Eyuboğlu
- az sonra
zarf Kısa bir süre sonra, birazdan"Az sonra, şairin çok şairane bir hayretiyle karşı karşıyayız." - C. Meriç
- delgi
isim, teknik Matkap
- bit
isim, hayvan bilimi Yarım kanatlılar alt takımına giren, insan ve memeli hayvanların vücudunda asalak olarak yaşayan böcek, kehle (Pediculus)"Baş biti. Vücut biti."
- kırıntı
isim Bir şeyden ayrılan küçük parça"Beyaz etekliğindeki ekmek kırıntılarını kuşlara serper." - S. F. Abasıyanık
- kırpıntı
isim Kırpılan şeyden kalan küçük parça"Biz Frenkleri birkaç kırpıntı ile aldatıyorsak onların bize soktukları kazıklardan haberin yok mu?" - H. R. Gürpınar
- asla
zarf Hiçbir zaman, hiçbir şekilde, katiyen"Kimseye faydası olmayıp da yalnız kendi nefsine ayırdığın servet, asla makbul değildir." - A. Kabaklı
- önemsiz
sıfat Önemi olmayan, ehemmiyetsiz
- azıcık
sıfat Çok az, biraz"Kahve caddeye oranla azıcık geride, bir bahçe içinde." - S. Birsel
- zerre
isim Çok küçük parçacık"Kendi servetinden bir zerresini vatan namına feda etmemişti." - Ö. Seyfettin
- parçacık
isim Küçük parça, kırıntı"Onlara değin bir dolu anı, sevgi parçacıkları üşüşüyor belleğime." - N. Meriç
- gem
isim Atı yönlendirmek için ağzına takılan demir araç"Kadın dizginleri çekmek istedi fakat hırçın hayvan sert bir boyun hareketi ile gemini kurtardı." - H. Taner
- matkap
isim, teknik Tahta, maden, beton vb. sert maddeler üzerinde delik açmaya yarayan alet, delik açma aleti, delgi
- dizgin
isim Gemin uçlarına bağlanarak hayvanı yöneltmeye yarayan kayış
- gemlemek
-i Hayvanın ağzına gem takmak
- keski
isim Ağaç, taş, metal vb.ni yontmaya yarayan, bir ucu keskin çelik araç
- tahdit etmek
sınırlamak
- oyan
- bilgi iletme birimi
- gem, delgi, keski, matkap, parça, lokma, kırıntı, miktar, kısa süre
- küçük bir kısım
- küçük parça
- kısa zaman
- ufak rol