- sarmak
-i Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak, çevrelemek
- kuşatmak
-i Çevresini sarmak, çevrelemek, çevirmek, abluka etmek, ablukaya almak, ihata etmek, muhasara etmek"Denize bakan yönü ile yan sınırlarını rüzgârı kesen sık kargılıklar kuşatıyordu." - N. Cumalı
- üzerine koymak
üstüne koymak"Gerinerek kollarını yana doğru açarken başını divanın yastıkları üzerine koyuyor." - E. M. Karakurt
- üzerine varmak
üstüne varmak"Gerinerek kollarını yana doğru açarken başını divanın yastıkları üzerine koyuyor." - E. M. Karakurt
- muhasara etmek
kuşatmak
- sıkıstırmak
- rahat vermemek
- dört bir yandan saldırmak/çevirmek ve saldırıya hazırlanmak, sıkıştırmak, rahat bırakmamak
- etrafını almak