- sıra
isim Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
- oturak
isim Oturulacak yer veya şey
- tezgâh
isim Genellikle dükkânlarda satıcıların önündeki uzun masa"Bir tezgâhtan öbürüne koşuyor, bir kumaş topunu bırakıp başkasına saldırıyordu." - R. H. Karay
- bank
isim Çoğunlukla parklarda ve bahçelerde oturulacak sıra
- peyke
isim Genellikle eski iş yerlerinde bulunan, duvara bitişik, alçak, tahta sedir"Tıpkı köyünde bir kahvenin peykesi üstüne oturur gibi oturuyordu." - Y. K. Karaosmanoğlu
- seki
isim Oturmak için evlerin önüne taş ve çamurdan yapılan set
- yargıç
isim, hukuk Millet adına, yargı yetkisini kullanarak yasaya aykırı davranışlarda veya uyuşulmayan işlerde yasayı yerine getirmekle, adaleti gerçekleştirmekle görevli kimse, hâkim"Hem benim avukat veya yargıç olmak isteyip istemediğimi de hesaba kattıkları yoktu." - N. Cumalı
- Basketbol, Yedek oyuncular ve yedek oyuncuların oturduğu yer.
- oyun harici etmek
- sıra, oturma sırası, bank, yargıç kürsüsü, yargıç, yargıçlar kurulu, tezgâh
- sıralar koymak
- sıralarla donatmak
- sıraya oturtmak
- yargıçlar heyeti