- kar
isim Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak düşen su buharı"Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu." - T. Buğra
- işe yaramak
elverişli olmak"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık
- yardım etmek
kendi gücünü, imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanmak"Oğlunun yardım dileyen bakışlarını görmezden gelerek kahvaltı masasına oturdu." - E. Şafak
- sonuç
isim Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice
- avantaj
isim Üstünlük
- yapmak
-i Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek"Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." - Ç. Altan
- etmek
nsz Bir işi yapmak"Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu." - H. Taner
- faydalı
sıfat Yararlı"Çok faydalı bir şeyi anlatmak istiyorum." - N. F. Kısakürek
- fayda
isim Yarar"Biz bu işlerde fayda görmedik." - A. Kulin
- yarar
isim Bir işten elde edilen iyi sonuç, fayda, avantaj"Al takke ver külah, kırsal kesimi çocuğunu okutmanın yararına inandırdık." - A. İlhan
- yararlanmak
-den Kendine yarar sağlamak, faydalanmak, istifade etmek
- yaramak
-e Bir şey yararlı olmak, yarar sağlamak"Sertleşmeyi bilmeyen bir iyilik, iyilik olmakta ısrar eden bir iyilik neye yarar?" - C. Meriç
- kendisine yarar sağlamak, yararlanmak, kullanış, sonuç, avantaj, yarar