- araştırmak
-i Birini veya bir şeyi bulmak için bir yeri gözden geçirmek"Odayı iyice araştırdım ama aradığımı bulamadım."
- bulmak
-i Arayarak veya aramadan bir şeyle, bir kimse ile karşılaşmak"Kafam her an bir konu bulmak için binbir çeşit şeye müracaat ediyor." - H. E. Adıvar
- anlama
isim Anlamak işi, anlamaklık, derk, fehim, intikal, tefehhüm, vukuf"Lavabonun aynasında yorgun bir suratla kendini anlamaya çalışan bu adama bakıyorum." - A. Ümit
- tahkik etmek
soruşturmak"Bunun böyle olduğunu iyice tahkik için yola çıkmak üzere idim." - S. F. Abasıyanık
- belirtmek
-i Açıklamak, tebarüz ettirmek"Üzüntülerini, kırgınlıklarını dudak büküp susarak belirtir." - N. Cumalı
- belirlemek
-i Belirli duruma getirmek, belirli kılmak, tayin etmek"Ama gidemeyenlerden hangisinin başına ne geleceğini tamamen tesadüfler belirledi." - E. Şafak
- saptamak
-i Bir şeyi belirgin kılmak, tespit etmek"Erotik değil ama toplumu pornografiye sürükleyen koşulları saptıyor." - S. İleri
- tespit etmek
bir şeyi sağlam bir biçimde yerleştirmek, oynamaz duruma getirmek, saptamak
- tahkik
isim Soruşturma"Bunun böyle olduğunu iyice tahkik için yola çıkmak üzere idim." - S. F. Abasıyanık
- doğrusunu anlamak
- tahkik edilebilir
- anlama.
- anlaşılabilir. ascertainment soruşturma
- doğrusunu bulmak, araştırmak
- soruşturmak öğrenmek
- soruşturmak. ascertainable soruşturulabilir