- açık
sıfat Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı"Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte." - E. Atasü
- net
sıfat Bütün çizgileri belirgin olan, gözün bütün ayrıntılarıyla algılanan, iyi görünen
- net
isim, spor Tenis, masa tenisi gibi oyunlarda servis atışlarında topun karşı sahaya geçerken fileye değdiğini belirtmek için kullanılan bir söz
- telaffuz etmek
söylemek"Bir, bebek telaffuzunu taklit etmediğiniz eksik." - R. N. Güntekin
- açık seçik
sıfat Çok açık, çok belirgin"Açık seçik bilgilere dayanmayan bir memleket sevgisinin ne kadar köksüz, ne kadar verimsiz olduğunu acı acı düşündüm." - B. R. Eyuboğlu
- açıklamak
-i Bir konuyla ilgili gerekli bilgileri vermek, izah etmek
- söylemek
-i Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak"Bu konak için de yine senelerden beri aynı şeyi söylerim." - R. N. Güntekin
- ifade etmek
anlatmak"Bu kitabın bende hazin bir intiba bıraktığını söylersem yanlış bir ifadede bulunmamış olurum." - A. H. Çelebi
- mafsallı
sıfat Mafsalı olan
- eklemli
sıfat Eklemi olan
- belagat
isim İyi konuşma, sözle inandırma yeteneği"Gülünç olduğu kadar hazin bir belagati varmış." - H. F. Ozansoy
- anlaşılır
- anlaşılabilir
- açıkça beyan etmek
- mafsal ile birletirmek
- açık seçik, anlaşılır, düşünce ve duygularını rahatça dile getirebilen, eklemli, boğumlu, açık seçik konuşmak, tane tane söylemek, eklemlerle birleştirmek
- belagat.
- düzenli bir şekilde birbirine bağlı.
- düşüncelerini rahatça ifade edebilen
- kolay anlaşılır bir şekilde. articulateness açıkça ifade etme kabiliyeti
- konuşkan. articulately açıkça ifade ederek
- mafsallarla bitişmek
- mafsallarla bitişmek.
- söylemek.