- konu
isim Konuşmada, yazıda, eserde ele alınan düşünce, olay veya durum, mevzu, süje"Öğretmenimizin verdiği konuları manzum yazardım bazen." - Y. Z. Ortaç
- sav
isim, hukuk İleri sürülerek savunulan düşünce, iddia, dava"Eleştiricilerimiz nasıl olur da böyle bir savda bulunabilirler?" - N. Cumalı
- yargılama
isim, hukuk Birbirine karşı olan iki tarafı dinleyerek bir yargıya varma, muhakeme
- bahis
isim Üzerinde konuşulan şey, konu"Bu bahisleri bırakalım artık." - P. Safa
- kavga
isim Düşmanca davranış ve sözlerle ortaya çıkan çekişme veya dövüş, münazaa"O zamanlar kavga etmeyi bilmek bizim için çok önemliydi çünkü kavga yaşam biçimimizdi." - A. Ümit
- savunma
isim Saldırıya karşı koyma, müdafaa"Mustafa Kemal'in orada seçtiği savunma hattı, Millî Misak'taki Türkiye sınırı idi." - F. R. Atay
- tartışma
isim Birbirine karşıt düşünceleri karşılıklı savunma"Karşısındakilerin tartışmaları çabuk bıraktıklarına da dikkat etmedi." - T. Buğra
- değişken
sıfat Değişme özelliği gösteren, çok değişen, değişebilir, kararsız, değişici, mütehavvil"Dekor, hayatın sahneleri kadar değişken olmalıydı." - A. Ağaoğlu
- anlaşmazlık
isim İki veya daha çok tarafın düşünce ve amaçları arasında ayrılık, uyuşmazlık, ihtilaf, ikilik, maraza, sürtüşme"Hüdai ile olan anlaşmazlıklar durulacak gibi değildi." - A. Kulin
- hüccet
isim, mantık Belgit
- münakaşa
isim Tartışma"Seninki mızıkçılık etmeye kalkıyor da onun için münakaşasını yapıyoruz." - N. Hikmet
- delil
isim İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare"Milletlerin hürriyet için yaptıkları fedakârlıklardan canlı deliller gösteriyordu." - P. Safa
- süje
isim Konu
- çekişme
isim Çekişmek işi"Sizin şu çocuğa gebe kaldığınız anlaşılınca kocanızla aranızda bir çekişme olmuştu." - N. F. Kısakürek
- özet
isim Bir yazı veya sözün anlamını daha kısa ve özlü biçimde veren yazı veya söz, hülasa, fezleke, ekspoze"Gelinmesi gereken yere korkmadan, ödün vermeden hatasıyla sevabıyla gelmek. İşte bir serüvenin özeti." - T. Uyar
- akıl yürütme
Eğitim-Öğretim, 1. Mantık ilkelerine uygun biçimde düşünme ya da bu ilkelerden yararlanarak sorun çözme.
2. Düşüncenin, belirli birtakım önermeleri birbirine bağlayarak yeni bir önermeye (sonuca) erişmesi.
- kanıt
isim Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz, argüman"Kanıtı gazetenin ikinci sayfasındaki damızlık haberiydi." - Ç. Altan
- beyyine
isim Bir olayın doğruluğunu ortaya koyabilen yöntem
- polemik
isim Söz dalaşı"Ödüller, sataşmalar, polemikler tek yankılanma yolu olup çıktı." - A. Ağaoğlu
- genlik
isim Genişlik
- ispatlama
isim Kanıtlama"Bu gurur, kişiliğini ispatlama, kabul ettirme hırsını pek andırıyordu." - T. Buğra
- argüman
isim Kanıt
- bağımsız değişken
Fen Bilimleri, Yapılan bir deneyde gözlenen ya da ölçülen değişkendir.
- Matematik-Geometri, Düzlemde bir karmaşık sayıyı orijine birleştiren ışının, x ekseni ile yaptığı pozitif yönlü açı.
- argument
- munakaşacı
- münakaşa götürür
- tartışma, münakaşa, anlaşmazlık, üzerinde konuşma, düşünme, tartışma, tez, düşünce