- görevlendirmek
-i, -le Birine bir görev vermek, vazifelendirmek, tavzif etmek
- memur etmek
görevlendirmek"Kasabaya gelen her yeni memur ilk olarak beni tanır." - T. Buğra
- atamak
-i, -e Birini bir göreve getirmek, tayin etmek
- tayin etmek
kararlaştırmak"Yola devam edilmesini tayin için sordu." - R. H. Karay
- düzenlemek
-i Düzenli, düzgün duruma getirmek, düzen vermek, tanzim etmek"Odasını düzenledi."
- kurmak
-i Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek"Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk." - F. R. Atay
- tesis etmek
kurmak, ortaya çıkarmak, oluşturmak
- bağlamak
-i, -e Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak"Gemiyi iskeleye bağlamak."
- donatmak
-i Birinin giyimini sağlamak
- teçhiz etmek
donatmak
- seçmek
-i Benzerleri arasında hoşa gideni seçip almak veya yararlanmak için ayırmak"Ben bu kitabı seçtim."
- koymak
-i, -e Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek"Öteki elini doktorun omzuna koydu." - S. F. Abasıyanık
- kararlaştırmak
-i Bir konunun, bir işin herhangi bir yolda yapılmasıyla ilgili kesin düşünce belirlemek, tayin etmek"Yola çıkma gününü kararlaştırdılar." - H. E. Adıvar
- atfetmek
-e Bir işi veya bir sözü bir kimseye mal etmek, yüklemek, isnat etmek
- belirlemek
-i Belirli duruma getirmek, belirli kılmak, tayin etmek"Ama gidemeyenlerden hangisinin başına ne geleceğini tamamen tesadüfler belirledi." - E. Şafak
- saptamak
-i Bir şeyi belirgin kılmak, tespit etmek"Erotik değil ama toplumu pornografiye sürükleyen koşulları saptıyor." - S. İleri
- tespit etmek
bir şeyi sağlam bir biçimde yerleştirmek, oynamaz duruma getirmek, saptamak
- tahsis etmek
ayırmak, özgülemek
- vaz’etmek
- atamak, tayin etmek, düzenlemek, kararlaştırmak, saptamak, kurmak