- numara
isim Bir şeyin bir dizi içindeki yerini gösteren sayı, rakam"Tüm duyularım uyanık olarak trenimin rengini ve numarasını bulmaya çalışırdım." - N. Eray
- değer
isim Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet"İnsan bir şeyin değerini ondan yoksun kalınca anlıyor." - Halikarnas Balıkçısı
- oylum
sıfat İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş
- büyüklük
isim Büyük olma durumu"Bu büyüklük değil ancak mertçe bir davranıştır." - N. Araz
- rakam
isim, matematik Sayıları göstermek için kullanılan işaretlerden her biri"0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, I, II, III ..."
- tutar
isim Nicelik bakımından bir şeyin bütünü
- düzey
isim Bir yüzeyin veya bir noktanın yüksekliğindeki yatay sınır, seviye"Su düzeyi."
- adet
isim, matematik Sayı"İşe giren kadınların adedi günden güne çoğalıyor." - N. Hikmet
- miktar
isim Bir şeyin ölçülebilen, sayılabilen veya azalıp çoğalabilen durumu, nicelik
- çıkmak
-den İçeriden dışarıya varmak, gitmek"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay
- etmek
nsz Bir işi yapmak"Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu." - H. Taner
- seviye
isim Düzey"Eski güzel sakalını bile birkaç günlük uzunca bir tıraş seviyesine indirmiştir." - R. N. Güntekin
- toplam
isim, matematik Toplama işleminin sonucu, mecmu, yekûn
- olmak
nsz Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak"En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu." - S. F. Abasıyanık
- önem
isim Bir şeyin nitelik veya nicelik bakımından değeri olma durumu, ehemmiyet"Karacaoğlan'ı okudukça deyişin önemini daha iyi anlarız." - N. Ataç
- varmak
-e Erişilmek istenen yere ayak basmak, ulaşmak, vasıl olmak"Hangi limana varacağını bilmeyen gemiciye derin bir denizcilik bilgisinin faydası ne?" - İ. Özel
- yekun
Hukuk, toplam
- nicelik
isim Bir şeyin sayılabilen, ölçülebilen veya azalıp çoğalabilen durumu, kemiyet, miktar, kantite"Bu artış nicelik bakımından olduğu kadar nitelikte de görüldü." - M. And
- meblağ
isim Para miktarı, tutar
- doz
isim Bir ilacın bir defada veya bir günde alınması gereken miktarı, dozaj"Ruhsal gerilimlerimiz varsa düşük dozda Diazem falan alın, hiç değilse..." - Ç. Altan
- miktar, kemiyet, tutar
- to ile