- hesaba katmak
dikkate almak, göz önünde bulundurmak
- teslim etmek
bir şeyi sahibine vermek
- bahsetmek
-den Bir konu üzerinde söz söylemek, konuşmak"Annesine eziyet ettiğine inandığı babasından fazla bahsetmek istemediğini sezdim." - A. Kabaklı
- meşru
sıfat, hukuk Yasal"Meşru, gayrimeşru, ölümlü, ölümsüz çocuklarının sayısını bilen yok." - H. Taner
- almak
-i Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- izin vermek
birini bir şey yapmada serbest bırakmak"Ben dahi başka bir diyara gitmek için izin talep ederim." - A. Kabaklı
- tasvip etmek
bir düşünce veya davranışın doğru olduğunu belirtmek, onamak, uygun bulmak
- tasdik etmek
doğrulamak
- saymak
-i Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak"Nara sormuşlar: -Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne- demiş." - B. R. Eyuboğlu
- çıkmak
-den İçeriden dışarıya varmak, gitmek"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay
- vermek
-i, -e Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek"Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm." - Ö. Seyfettin
- ayırmak
-i, -e Bölmek"Elmayı dörde ayırmak."
- bırakmak
-i Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak
- sağlamak
-i Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek"Süngerciler altı aylık kumanyalarını sağlamak için boğazlarına dek borçlandılar." - Halikarnas Balıkçısı
- muvafakat etmek
uygun görmek, onaylamak, kabul etmek
- rıza göstermek
razı olmak, onamak, uygun bulmak
- itiraf etmek
başkaları tarafından bilinmesi kendi için sakıncalı görülen bir gerçeği saklamaktan vazgeçip açıklamak, söylemek, bildirmek"Hatıralarım demek; söylemek istediklerim, itiraflarım demek, söyleyebildiklerim demektir." - F. R. Atay
- kabul etmek
- müsaade etmek
- razı olmak
- mümkün kılmak
- bırakmak, izin vermek, ayırmak, sağlamak
- hesaba katılabilir
- olanak vermek