- ek
isim Bir şeyin eksiğini tamamlamak için ona katılan parça"Yazının ekleri."
- atmak
-i, -e Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak"Taşı suya atmak."
- bağlamak
-i, -e Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak"Gemiyi iskeleye bağlamak."
- ilave
isim Ekleme, ulama
- koymak
-i, -e Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek"Öteki elini doktorun omzuna koydu." - S. F. Abasıyanık
- yapıştırmak
-i, -e Yapışmasını sağlamak"Mektuplarına kendi pullarını yapıştırırlar, kendi memurlarıyla sevk ederlerdi." - F. R. Atay
- iliştirmek
-i, -e İlişmesini sağlamak"Seni bahçeye bir kenara iliştiririz." - F. R. Atay
- tutturmak
-i, -e Tutmasını sağlamak
- eklemek
-i Bir şeyi ekle tamamlamak, ulamak, ilave etmek"Bahçeye doğru bir çıkma mutfak yaptırmış, bu koca balkonu eklemiştir." - T. Buğra
- takmak
-i Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek"Gözlüğünü takıp masaya eğildi." - R. H. Karay
- ilâve etmek
- sonek
- bağlamak, iliştirmek, tutturmak, eklemek, yapıştırmak, ek, şekilci
- önek