- elde etmek
bir şeye sahip olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- çıkmak
-den İçeriden dışarıya varmak, gitmek"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay
- kazanmak
-i Kazanç sağlamak"Bu beş lirayı bitirmeden ben para kazanmalıyım." - P. Safa
- yapmak
-i Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek"Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." - Ç. Altan
- etmek
nsz Bir işi yapmak"Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu." - H. Taner
- ulaşmak
-e Varmak, gelmek"Doğudan batıya kadar ulaşmış bir zafer bestesi dinliyorum." - R. H. Karay
- başarmak
-i Bir işi istenilen bir biçimde bitirmek, muvaffak olmak"Birçok şeyi unutabilmeyi istediğim çok zamanlarım oldu ama bunu bir türlü başaramadım." - A. Ağaoğlu
- erişmek
-e Varılması zamana, emeğe bağlı olan veya uzakta bulunan bir amaca varmak, ulaşmak"Genç yaşında üne erişmiş, yönettiği oyunlar afişlerden inmemiş." - N. Cumalı
- gerçekleştirmek
-i Gerçek duruma getirmek, yapmak, ortaya koymak"Her medeniyet kendine has değerleri gerçekleştirerek insanlığın ortak hazinesini zenginleştirir." - C. Meriç
- becermek
-i Güç görünen bir iş veya duruma çözüm bulmak, üstesinden gelmek"Birinin yardım etmesi gerek. Tek başına beceremezsin." - A. Ümit
- bütünlemek
-i Eksiksiz duruma getirmek, tamamlamak
- yapabilmek
-i Yapma ihtimali veya imkânı bulunmak"Tramvay biletçiliği yapabilirdi, tramvay biletçiliği iyiydi, yaz kış kapalı yerdeydi." - M. Uyguner
- muvaffakıyet
İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük, Başarı.
- başarma
isim Başarmak işi"Annem, derslerine çalışıp eylülde sınavları başarması gerektiğini hatırlatıyordu." - A. Kutlu
- üstesinden gelmek
- başarmak, üstesinden gelmek, ulaşmak, elde etmek, kazanmak
- husule getirme