- çok
sıfat Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
- kesif
sıfat Yoğun"Karanlık, karın beyazlığıyla karışınca daha kesif, elle tutulur gibi bir şey oluyor." - N. Hikmet
- koyu
sıfat Yoğunluğundan dolayı güç akan, sulu karşıtı"Koyu pekmez. Koyu süt."
- dipsiz
sıfat Dibi olmayan"Hepimizi bu dipsiz denizin enginlerinde mahvolmaya sürükledin, dediler." - A. Kabaklı
- sonsuz
sıfat Sonu olmayan, bitmeyen, ebedî"Seninle arkadaşlığımız sonsuz olacak." - M. Yesari
- derin
sıfat Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan"Genç kız onun kırık dişli ağzının içindeki derin karanlığa bakıyor." - Ö. Seyfettin
- berbat
sıfat Kötü"Eskisinden daha berbat, iyileşmek ne gezer." - M. A. Ersoy
- hudutsuz
sıfat Sınırsız"Ben de bu hudutsuz yığında bir kum tanesiyim." - N. F. Kısakürek
- feci
sıfat Acıklı, çok acıklı, yürekler acısı, trajik"Hâllerinde öyle bir kahırlı, kederli eda vardır, bütün bugünün feci hikâyesini söyler." - H. Z. Uşaklıgil
- çok kötü
- berbat, çok kötü