- alçak
sıfat Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı"Kaşlarını çatarak bakakaldı dairenin alçak balkonuna." - E. Şafak
- aşırı
sıfat Alışılan veya dayanılabilen dereceden çok daha fazla, taşkın"Ticaret az gelişmiş toplumlarda aşırı bir gelişme gösterir." - O. Rifat
- aşağılık
isim Aşağı olma durumu, adilik
- ahlaksız
sıfat Ahlak kurallarına uymayan
- berbat
sıfat Kötü"Eskisinden daha berbat, iyileşmek ne gezer." - M. A. Ersoy
- iğrenç
sıfat İnsanda iğrenme duygusu uyandıran, tiksindiren, müstekreh"Âdemoğulları Haliç'i iğrenç bir çöp tenekesi yapmışlardır." - B. R. Eyuboğlu
- adi
sıfat Değersiz, kötü, sıradan, hiçbir özelliği olmayan"Sonra redingot devri geldi ve redingot içinden yarı uşak, yarı kapı kulu, riyakâr, adi bir nesil türedi." - Y. K. Karaosmanoğlu
- hakir
sıfat Aşağı görülen, değersiz"O hâlde, insanın yaratılması, kendini hakir bilmesi, aşağı görmesi içindir." - N. F. Kısakürek
- rezil
sıfat Alçak, aşağılık"Ah, seni serseri, rezil, alçak seni! Demek bana başkaldırıyorsun!" - N. Hikmet
- sefil
sıfat Sefalet çeken, yoksul"Bu, korkunç bir çocukluğun, sefil, bahtsız bir çocukluğun devamıdır." - S. F. Abasıyanık
- sefillik
isim Yoksulluk
- perişan
sıfat Dağınık, düzensiz, karmakarışık"Ne kadar toplasan perişandır / Toplanır saçlarım dağılmak için" - C. Şehabettin
- adilik
isim Bayağılık, düşüklük, aşağılık
- zelil
sıfat Hor görülen, aşağı tutulan, aşağılanan"Batı'ya, bu zelil tavırla kabul ettirilmesi mümkün hiçbir şey olamazdı." - N. F. Kısakürek
- gurursuz
sıfat Gururu olmayan"Tamamıyla gurursuz, kibirsiz, iyi ahlaklı bir ihtiyardı." - N. F. Kısakürek
- sefilce
zarf Sefile yakışır bir biçimde, sefilane
- aşağılanmış
- alçak sefil
- umutsuz, sefil, perişan, acınası, bedbaht, yazık, miskin, alçak, iğrenç, aşağılık