-
işi duman : isim İşi ve durumu kötü olan kimse
-
toz duman : isim Yerden kalkarak havayı kaplayan yoğun toz"Toz duman içinde gidiyoruz." - A. Gündüz
-
kör duman : isim Çok yoğun sis"Kör duman yamaçlara kadar inmiş, etekteki bahçelerin kavak ağaçlarını da perdelemeye başlamıştı." - T. Buğra
-
dumanı üstünde : sıfat Çok taze (sebze, meyve, yemek vb.)
-
duman rengi : isim Koyu kül rengi, füme
-
vapurdumanı : isim Koyu gri renk, füme
-
buzlu duman : isim, gök bilimi, denizcilik Kutuplarda düşük ısı, yüksek nem ve sakin havada deniz üzerinde oluşan donmuş sis, buz sisi
-
duman almak : sis kaplamak, sis bürümek"Emin ol ki her sigara yakışta / Daha duman tüter tütmez ordayım" - B. S. Erdoğan
-
duman altı etmek : bulunulan yerin havasını esrar, sigara vb. dumanıyla doldurmak"Emin ol ki her sigara yakışta / Daha duman tüter tütmez ordayım" - B. S. Erdoğan
-
duman altı olmak : esrar, sigara vb. içilen bir yerin havasından etkilenmek"Emin ol ki her sigara yakışta / Daha duman tüter tütmez ordayım" - B. S. Erdoğan
-
duman attırmak : kötü duruma düşürmek, geride bırakmak, birini yıldırmak"Emin ol ki her sigara yakışta / Daha duman tüter tütmez ordayım" - B. S. Erdoğan
-
duman etmek : dağıtmak, bozmak, yok etmek"Emin ol ki her sigara yakışta / Daha duman tüter tütmez ordayım" - B. S. Erdoğan
-
duman olmak : işi, durumu berbat olmak"Emin ol ki her sigara yakışta / Daha duman tüter tütmez ordayım" - B. S. Erdoğan
-
duman vermek : çok duman çıkarmak"Emin ol ki her sigara yakışta / Daha duman tüter tütmez ordayım" - B. S. Erdoğan
-
dumanı doğru çıksın : "iyi ve güzel olmasa bile yönteme uygun olsun" anlamında kullanılan bir söz"Emin ol ki her sigara yakışta / Daha duman tüter tütmez ordayım" - B. S. Erdoğan
-
dumanı tepesinden çıkmak : çok öfkelenmek"Emin ol ki her sigara yakışta / Daha duman tüter tütmez ordayım" - B. S. Erdoğan
-
dumana boğmak : duman içinde bırakmak"Emin ol ki her sigara yakışta / Daha duman tüter tütmez ordayım" - B. S. Erdoğan