-
ekmeği dizinde : isim Nankör
-
diz kapağı : isim, anatomi Dizin diz kapağı kemiği ile kaplı bölümü
-
diz boyu : sıfat Dize kadar olan"Sokakta diz boyu kar vardı." - S. F. Abasıyanık
-
diz yastığı : isim Taşıtlarda kaza anında diz bölümüne gelebilecek çarpmaların sonuçlarını azaltmaya yönelik hava basınçlı yastık
-
diz bağı : isim Dizde çorabın tutturulduğu bağ
-
dizüstü : isim Bilgisayarın her türlü donanımı ile küçültülerek taşınabilir duruma getirilmiş biçimi"Yarın yola çıkıyoruz. Dizüstümü yanıma alıyorum. Raporlarım aksamayacak." - R. Erduran
-
diz üstü : sıfat Boyu dizlerin üst kısmına gelen (etek, pantolon, çorap vb.)
-
diz ağırşağı : isim Diz kapağı kemiği
-
diz dize : zarf Dizleri birbirine değecek biçimde birbirine yakın olarak"Kendi de diz dize gelecek kadar karşıma geldi oturdu." - N. Cumalı
-
diz çökmek : dizlerini yere koyarak oturmak"Bir iskemlede ellerini dizlerine sermiş, sessizce oturuyordu." - A. Kutlu
-
dize gelmek : baş eğmek, boyun eğmek"Bir iskemlede ellerini dizlerine sermiş, sessizce oturuyordu." - A. Kutlu
-
dize getirmek : kendisine karşı geleni yenerek buyruğuna uyacak duruma getirmek"Bir iskemlede ellerini dizlerine sermiş, sessizce oturuyordu." - A. Kutlu
-
dizi (veya dizinin) dibinden ayrılmamak : yanından hiç gitmemek, ayrılmamak"Bir iskemlede ellerini dizlerine sermiş, sessizce oturuyordu." - A. Kutlu
-
dizini (veya dizlerini) dövmek : pişmanlık duymak"Bir iskemlede ellerini dizlerine sermiş, sessizce oturuyordu." - A. Kutlu
-
dizleri kesilmek (veya tutmamak) : dizlerinde derman, güç kalmamak"Bir iskemlede ellerini dizlerine sermiş, sessizce oturuyordu." - A. Kutlu