-
dibe vurmak : en kötü duruma düşmek"Denizin dibinde oltanın ucu, etrafında izmaritler oynaşıyor." - A. Ümit
-
dibi görünmeyen sudan geçme : "bir işe girişirken her yönünü iyice araştır" anlamında kullanılan bir söz"Denizin dibinde oltanın ucu, etrafında izmaritler oynaşıyor." - A. Ümit
-
dibi kırmızı mumla (veya bal mumuyla) mı çağırdım : "üzerinde önemle durmuyorum, önemsiz buluyorum" anlamında kullanılan bir söz"Denizin dibinde oltanın ucu, etrafında izmaritler oynaşıyor." - A. Ümit
-
dibine darı ekmek : bir şeyi sonuna kadar tüketmek, bitirmek"Denizin dibinde oltanın ucu, etrafında izmaritler oynaşıyor." - A. Ümit
-
dibine kadar : en ince ve gizli noktasına kadar"Denizin dibinde oltanın ucu, etrafında izmaritler oynaşıyor." - A. Ümit
-
dibini kurcalamak (veya karıştırmak) : koz olarak kullanabilecek bir şeyler bulmak için araştırmak, sorup öğrenmek"Denizin dibinde oltanın ucu, etrafında izmaritler oynaşıyor." - A. Ümit
-
dibini tutmak : yemek pişerken tencerenin dibine yapışmak"Denizin dibinde oltanın ucu, etrafında izmaritler oynaşıyor." - A. Ümit