-
damardan girmek : karşısındaki kişiyi en fazla etkileyebilecek noktadan konuya girmek"Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu." - P. Safa
-
damarı (veya damarları) kabarmak : bir huy veya duygu güçlü bir biçimde ortaya çıkmak"Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu." - P. Safa
-
damarı kurusun! : birinin huysuzluğuna öfkelenildiğinde söylenen bir ilenme sözü"Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu." - P. Safa
-
damarı tutmak : kötü huyu, aksiliği depreşmek, inatlaşmak"Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu." - P. Safa
-
damarına basmak : birini, duyarlı olduğu bir konuda kızdırmak"Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu." - P. Safa
-
damarına çekmek : soyunun özelliklerini taşımak"Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu." - P. Safa
-
damarına girmek : birinin hoşlanacağı şeyler yaparak kendisini ona sevdirmek"Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu." - P. Safa
-
damarına (veya damarlarına) işlemek : kötü bir huy, vazgeçilmez bir biçimde yerleşmek"Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu." - P. Safa