-
çeneye kuvvet : zarf Konuşma gücüyle, durmadan konuşup söyleyerek
-
alt çene : isim, anatomi İnsan ve hayvanlarda yiyecekleri çiğnemeye yarayan, oynayabilen çene
-
üst çene : isim, anatomi Çenenin üst bölümü, üst dudağın bulunduğu yöndeki çene
-
çenesi kuvvetli : sıfat Çenebaz
-
çene yarışı : isim Sürekli karşılıklı konuşma
-
çene kavafı : sıfat Geveze
-
çalçene : sıfat Durup dinlenmeden konuşan, çenesi düşük (kimse), geveze"Her zamanki gibi bilgiye aç, her zamanki gibi ağızları lafla, kafaları düşünceyle dolu çalçene yaratıklarız." - A. Kutlu
-
çene çukuru : isim Alt çenenin ucundaki çukur
-
çene yarıştırma : isim Karşılıklı gevezelik etme, karşılıklı çene çalma
-
çenesi düşük : sıfat Çok gereksiz şeyler konuşan (kimse), boşboğaz, geveze"Çenesi düşükleri hiç sevmem." - N. Uygur
-
ökçe çene : isim Boru anahtarının kola bağlı olan setleri dışa dönük, hareketsiz çenesi
-
çene çalmak : gevezelik etmek"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
-
çene patlatmak : karşı tarafa anlatabilmek veya kabul etmesini sağlamak için bir konu üzerinde uzun uzun konuşmak"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
-
çene yarıştırmak : karşılıklı gevezelik etmek, çok konuşmak"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
-
çene yetiştirmek : konuşmayı sürdürmek"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
-
çene yormak : boşuna söyleyip durmak"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
-
çenen tutulsun! : şom ağızlılara "söyleyemez ol!" anlamında kullanılan bir ilenme sözü"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
-
çenesi açılmak : durmadan konuşmak, gevezelik etmek"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
-
çenesi atmak : can çekişirken çenesi titremek"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
-
çenesi durmamak : gereksiz yere sürekli konuşmak"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
-
çenesi düşmek : yerli yersiz konuşup gevezelik etmek"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
-
çenesi kilitlenmek : alt ve üst çene sımsıkı bir durumda bir araya gelmek"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
-
çenesi oynamak : bir şey yemek"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
-
çenesini açmak : çok konuşmasına sebep olmak"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
-
çenesini bağlamak : ölen bir kimsenin çenesi altından geçirilen tülbendi başının üstünde düğümlemek"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
-
çenesini bıçak açmamak : ağzını bıçak açmamak"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
-
çenesini dağıtmak : iyice dövmek"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
-
çenesini kapatmak : susturmak"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
-
çenesini tutmak : ağzını tutmak"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
-
çenesine vurmak : aşırı derecede konuşmak, gevezelik etmek"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
-
çenesinin bağı çözülmek : gevezelik etmek, yerli yersiz, sürekli konuşmak"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar