-   boyun (veya boynunu) bükmek  : acındırıcı, çaresiz bir durumda kalmak"Ellerini bu defa boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi." - A. İlhan  
-   boyun eğmek  : isteyerek veya istemeyerek uymak, katlanmak"Ellerini bu defa boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi." - A. İlhan  
-   boyun kesmek  : selam vermek için başını eğmek"Ellerini bu defa boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi." - A. İlhan  
-   boyun kırmak  : saygı duyulan bir kimse karşısında ses çıkarmamak"Ellerini bu defa boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi." - A. İlhan  
-   boyun olmak  : kefil olmak"Ellerini bu defa boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi." - A. İlhan  
-   boyun vermek  : buyruk altına girmek"Ellerini bu defa boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi." - A. İlhan  
-   boynu altında kalsın!  : "ölsün, gebersin!" anlamında kullanılan bir ilenme sözü"Ellerini bu defa boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi." - A. İlhan  
-   boynu armut sapına dönmek  : çok zayıflamak"Ellerini bu defa boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi." - A. İlhan  
-   boynu kıldan ince olmak  : haksız olduğu anlaşıldığında verilecek her türlü cezaya razı olmak"Ellerini bu defa boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi." - A. İlhan  
-   boynuna almak  : bir şeyi borç veya ödev olarak üzerine almak"Ellerini bu defa boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi." - A. İlhan  
-   boynuna geçirmek  : bir şeyi kendine mal etmek, zimmetine geçirmek"Ellerini bu defa boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi." - A. İlhan  
-   boynunda kalmak  : bir sözü iletmediği veya birine ödenecek parayı ödemediği için üzerinde borç kalmak"Ellerini bu defa boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi." - A. İlhan  
-   boynunu kırmak  : çekip gitmek"Ellerini bu defa boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi." - A. İlhan  
-   boynunu uzatmak  : her şeye, her cezaya razı olmak"Ellerini bu defa boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi." - A. İlhan  
-   boynunu vurmak  : başını keserek öldürmek"Ellerini bu defa boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi." - A. İlhan