-
acısını çıkarmak : acılığını yok etmek"Acıyı sever."
-
acı vermek : birinin üzülmesine sebep olmak, incitmek"Acıyı sever."
-
acı acıyı keser, su sancıyı : "bir güçlüğü yenmek için başka bir güç yola başvurulmalıdır" anlamında kullanılan bir söz"Acıyı sever."
-
acı çekmek (veya duymak) : ağrı, sızı duymak"Acıyı sever."
-
acı gelmek : dokunmak, kırmak, üzmek"Acıyı sever."
-
acı (veya acılar) görmek : kötü günler yaşamak"Acıyı sever."
-
acı patlıcanı kırağı çalmaz : "herhangi bir duruma alışkın olan kimseyi benzer kötü durumlar etkilemez" anlamında kullanılan bir söz"Acıyı sever."
-
acı söylemek : olumsuz bir davranış karşısında gerçeği olduğu gibi söylemek"Acıyı sever."
-
acısı çıkmak : bir şeyin olumsuz, kötü sonucu bir süre sonra ortaya çıkmak"Acıyı sever."
-
acısı içine (veya yüreğine) çökmek (veya işlemek) : bir şeyin acısını derinden duymak"Acıyı sever."
-
acısı ortaya çıkmak : olumsuz sonucu yavaş yavaş ortaya çıkmak"Acıyı sever."
-
acısına dayanamamak : bir kimse, bir yakınının ölümünden, kaybından büyük üzüntü duymak"Acıyı sever."
-
acısını almak : sıkıntısını, üzüntüsünü azaltmak"Acıyı sever." "Acıyı sever."
-
acısını bağrına (veya içine) basmak (veya gömmek) : bir üzüntüye, sıkıntıya yakınmadan katlanmak"Acıyı sever."
-
acısını çekmek : yapılan yanlış bir işin doğurduğu sıkıntı ve üzüntü içinde bulunmak"Acıyı sever."
-
acısını görmek : bir yakınının ölümünü görmek"Acıyı sever."