-   ümit (veya ümidini) bağlamak  : umut bağlamak"Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım." - A. Gündüz  
-   ümit beslemek  : umut beslemek"Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım." - A. Gündüz  
-   ümit bırakmak  : umut bırakmak"Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım." - A. Gündüz  
-   ümit etmek  : umut etmek"Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım." - A. Gündüz  
-   ümit kesmek  : umut kesmek"Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım." - A. Gündüz  
-   ümit serpmek  : umut serpmek"Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım." - A. Gündüz  
-   ümit uyanmak  : umut uyanmak"Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım." - A. Gündüz  
-   ümit vermek  : umut vermek"Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım." - A. Gündüz  
-   ümide düşmek  : umuda düşmek"Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım." - A. Gündüz  
-   ümide kapılmak  : umuda kapılmak"Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım." - A. Gündüz  
-   ümidi boşa çıkmak  : umudu boşa çıkmak"Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım." - A. Gündüz  
-   ümidi kırılmak  : umudu kırılmak"Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım." - A. Gündüz  
-   ümidi sönmek  : umudu sönmek"Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım." - A. Gündüz  
-   ümidini kesmek  : umudunu kesmek"Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım." - A. Gündüz  
-   ümidini kırmak  : umudunu kırmak"Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım." - A. Gündüz