-   merakını uyandırmak  : merak etmesine sebep olmak, meraklandırmak"Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim" - E. B. Koryürek  
-   merak getirmek  : kara sevdaya tutulmak"Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim" - E. B. Koryürek  
-   merak olmak  : anlamak veya öğrenmek isteği olmak"Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim" - E. B. Koryürek  
-   merak sarmak (veya duymak veya salmak)  : bir şeyi edinme, yapma veya onunla uğraşma isteğine kapılmak, bir şeye eğilim duymak"Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim" - E. B. Koryürek  
-   meraka düşmek  : meraklanmak"Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim" - E. B. Koryürek  
-   meraka sokmak  : meraklandırmak"Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim" - E. B. Koryürek  
-   merakına dokunmak  : ilgisini çekmek"Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim" - E. B. Koryürek  
-   merakta bırakmak  : kaygı içinde bırakmak"Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim" - E. B. Koryürek  
-   merakta kalmak  : kaygı içinde olmak"Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim" - E. B. Koryürek  
-   merakından çatlamak  : çok kaygılanmak"Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim" - E. B. Koryürek  
-   meraktan çatlamak  : merakından çatlamak"Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim" - E. B. Koryürek  
-   meraktan ölmek  : çok kaygılanmak"Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim" - E. B. Koryürek