-  
 iki ahbap çavuş  : her yerde hep birlikte görülen, birbirinden ayrılmayan iki arkadaş 
   -  
 iki arada bir derede (kalmak)  : sıkışık, zor şartlar altında (kalmak) 
   -  
 iki at bir kazığa bağlanmaz  : "ayrı ayrı düşünceleri ve kişilikleri bulunan iki kişi bir arada yaşayamaz, bir işi birlikte yapamazlar" anlamında kullanılan bir söz 
   -  
 iki arslan bir posta sığmaz  : "bir ülkede iki baş egemen olamaz" anlamında kullanılan bir söz 
   -  
 iki arada kalmak  : birbirine karşıt iki kişi arasında ne yapacağını bilemeyerek şaşırmak 
   -  
 iki ateş arasında kalmak  : zor bir durumda karar verememek 
   -  
 iki baş bir kazanda kaynamaz  : iki at bir kazığa bağlanmaz 
   -  
 iki ayağını bir pabuca sokmak  : birini bir işi hemen yapması için çok sıkıştırmak 
   -  
 iki baştan olmak  : bir şey, her iki tarafın aynı şeyi istemesiyle, iyi niyetiyle gerçekleştirilebilmek 
   -  
 iki cambaz bir ipte oynamaz  : "kurnazlıkta eşit olan iki kimse birbirlerini aldatamaz" anlamında kullanılan bir söz 
   -  
 iki cami arasında kalmış beynamaz  : iki yoldan hangisini tutacağını şaşırmış kimse 
   -  
 iki çıplak bir hamama yakışır  : "iki yoksul kimsenin birbiriyle evlenmesi uygundur" anlamında kullanılan bir söz 
   -  
 iki dinle bir söyle  : "çok konuşmak doğru değildir" anlamında kullanılan bir söz 
   -  
 iki deliye bir uslu koymuşlar  : "birbirleriyle anlaşamayan, kavga eden iki kişinin arasını bulacak bir akıllının olması gerekir" anlamında kullanılan bir söz 
   -  
 iki çift laf (veya lakırtı veya söz) etmek  : birkaç söz söylemek 
   -  
 iki dirhem bir çekirdek  : çok güzel ve özenli giyinmiş 
   -  
 iki el bir baş için  : "ancak kendi geçimini sağlayabilenler, başkalarına yardım edecek bir durumda değildir" anlamında kullanılan bir söz 
   -  
 iki eli böğründe kalmak  : çaresiz kalıp ne yapacağını bilememek 
   -  
 iki eli (kızıl) kanda olsa  : "elindeki iş ne kadar önemli olursa olsun" anlamında kullanılan bir söz 
   -  
 iki eli şakaklarında düşünmek  : derin derin düşünmek 
   -  
 iki eli (birinin) yakasında olmak  : kıyamette ondan davacı olmak 
   -  
 iki elim yanıma gelecek  : doğru söylendiği kanıtlanmak istendiğinde "öleyim ki doğru söylüyorum" anlamında kullanılan bir söz 
   -  
 iki eli yanına gelmek  : ölmek 
   -  
 iki emini bir yemin aralar  : "birbirinin doğruluğuna güvenerek birlikte iş yapmakta olan iki kişiden biri, hile yapmadığına arkadaşını inandırmak için yemin ediyorsa artık güven bozulmuş demektir, ayrılmaları gerekir" anlamında kullanılan bir söz 
   -  
 iki gönül bir olunca samanlık seyran olur  : "birbirini sevenler için zenginlik önemli değildir" anlamında kullanılan bir söz 
   -  
 iki gözü iki çeşme  : sürekli ağlar durumda 
   -  
 iki gözü iki çeşme ağlamak  : sürekli veya çok ağlamak 
   -  
 iki gözüm kör olsun  : doğru söylendiği kanıtlanmak istendiğinde söylenen yemin sözü 
   -  
 iki hırtı bir pırtı  : aşırı yoksulluğu anlatan bir söz 
   -  
 iki kardeş savaşmış, ebleh buna inanmış  : "iki kardeş arasındaki anlaşmazlık geçicidir, bu durumu gerçek ve sürekli sanmak saflıktır" anlamında kullanılan bir söz 
   -  
 iki kaptan bir gemiyi batırır  : "bir işi, iki kişi yürütemez" anlamında kullanılan bir söz 
   -  
 iki karpuzu bir koltuğa sığdırmak  : aynı anda iki işi veya görevi yapmak 
   -  
 iki kat olmak  : iki büklüm olmak 
   -  
 iki kere iki dört eder  : "gerçekliğinden şüphe edilmeyecek kadar açık" anlamında kullanılan bir söz 
   -  
 iki kulak bir dil için  : "çok dinleyip az söylemeli" anlamında kullanılan bir söz 
   -  
 iki lafı (veya sözü) bir araya getirememek  : düşündüğünü doğru dürüst ifade edememek 
   -  
 iki ölç, bir biç  : "bir iş yapılırken ayrıntıları ve sonuçları iyice düşünülmelidir" anlamında kullanılan bir söz 
   -  
 iki lakırtıyı bir araya getirmek  : meramını kısaca, düzgün ve açık bir biçimde anlatmak 
   -  
 iki lakırtı etmek  : iki çift laf etmek 
   -  
 iki rahmetten (veya iyilikten) biri  : "çok acı çeken ağır hastalar için ya iyileşsin ya ölüp kurtulsun, böyle çekmesin" anlamında kullanılan iyi dilek sözü 
   -  
 iki satır laf etmek (veya konuşmak)  : dostça biraz söyleşmek 
   -  
 iki seksen uzanmak  : bir çarpma, vurma sonucu boylu boyunca yere serilmek 
   -  
 iki tımar bir yem yerine geçer  : "atı sık sık tımar etmek, onu yemle beslemek kadar önemlidir" anlamında kullanılan bir söz 
   -  
 iki testi tokuşunca biri elbet kırılır  : "kavgaya tutuşan iki kişiden biri elbette yenilir ve zarara uğrar" anlamında kullanılan bir söz 
   -  
 iki söz bir pazar  : "uzun boylu pazarlık etmeden" anlamında kullanılan bir söz 
   -  
 iki ucu boklu değnek  : ne yönden bakılırsa bakılsın çözülmesi çok güç iş veya durum 
   -  
 iki ucunu bir araya getirememek  : gelirle gideri denkleştirememek, işleri düzene koyamamak 
   -  
 iki yakası bir araya gelmemek  : geçim sıkıntısından bir türlü kurtulamamak, borçtan kurtulamamak 
   -  
 iki yakasını bir araya getirememek  : maddi sıkıntıdan kurtulup rahata erememek 
   -  
 ikisi bir kapıya çıkmak  : aynı sonuca varmak, aynı sonucu doğurmak 
   -  
 ikisini bir kazana koysalar kaynamazlar  : "aralarındaki anlaşmazlık o kadar büyüktür ki onları uzlaştırma çaresi bulunamaz" anlamında kullanılan bir söz