-   hâl hâlin yoldaşıdır  : "aynı durumdaki kimseler, birbirlerinin hâlini daha iyi anlarlar" anlamında kullanılan bir söz"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar  
-   hâl hatır (veya hâlini hatırını) sormak  : bir kimseye "nasılsınız, ne durumdasınız" anlamında nezaket sorusu yöneltmek"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar  
-   hâlden anlamak (veya bilmek)  : bir kimsenin içinde bulunduğu güç durumu anlayarak sezip anlayış göstermek"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar  
-   hâle yola koymak  : iyi bir düzen vermek, tertiplemek"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar  
-   hâli (veya hâlleri) duman olmak  : kötü duruma düşmek"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar  
-   hâli harap olmak  : bitkin, perişan olmak, kötü duruma düşmek"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar  
-   hâli kalmamak  : gücü, takati, eski durumu olmamak"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar  
-   hâli tavrı yerinde  : durumu, görünüşü, davranışı düzgün"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar  
-   hâli üzere  : olduğu gibi"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar  
-   hâli vakti yerinde  : paraca durumu iyi, zengin"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar  
-   hâline bakmamak  : kendisinin ne durumda olduğunu düşünmeden gücünü aşan işlere kalkışmak"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar  
-   ... hâline gelmek  : gibi olmak"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar  
-   hâline köpekler bile güler  : çok kötü bir duruma düşenler için kullanılan bir söz"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar