-   gün ağarmak  : tan yeri aydınlanmak  
-   gün almak  : bir iş görmek için ilgili kişiden bir gün ayırmasını istemek, randevu almak  
-   gün atmak  : davayı ileri bir tarihe bırakmak  
-   gün batmak  : güneş batmak  
-   gün bugün  : "içinde bulunduğun günü iyi değerlendir, bugün ne yapabilirsen kazancın odur" anlamında kullanılan bir söz  
-   gün doğmadan kimliği söylenmez  : "bir iş iyice belli olmadan sonucu hakkında yargı yürütülemez, yarın ne gibi durumlar veya olaylar çıkacağını kimse bilmez" anlamında kullanılan bir söz  
-   gün doğmadan neler doğar  : "beklenmedik bir sırada umut verici durumlarla da karşılaşma imkânı vardır" anlamında kullanılan bir söz  
-   gün doğmak  : sabah olmak  
-   gün eylemek  : gün geçirmek  
-   gün geçer, kin geçmez  : "aradan uzun zaman geçse de bir kimsenin başkasına karşı beslediği kin sönmez" anlamında kullanılan bir söz  
-   gün geçirmek (veya öldürmek)  : boş şeylerle vakit geçirmek  
-   gün gibi açık  : çok açık, çok belli  
-   gün görmemek  : sıkıntı içinde yaşamak  
-   gün güne uymaz  : "bir günün işleri, durumları, şartları başka bir gününkine uymaz" anlamında kullanılan bir söz  
-   gün kavuşmak  : güneş batmak, akşam olmak  
-   gün koymak  : yapılacak bir iş için gün belirlemek  
-   gün ola harman ola  : "bir gün onun da zamanı gelir" anlamında kullanılan bir söz  
-   gün olur yılı besler, yıl olur günü beslemez  : "ticarette kazanç, günü gününe uymaz" anlamında kullanılan bir söz  
-   gün saymak  : herhangi bir iş veya olayın belirlenmiş süresinin sonunu heyecanla beklemek  
-   gün varken davarını eve götür  : "işlerini en uygun zamanda yap" anlamında kullanılan bir söz  
-   gün yemek  : hapis cezası almak  
-   gün yüzü görmemek  : güneş ışığından uzakta kalmak, ışık görmemek  
-   gün yüzü görmemiş (söz veya küfür)  : hiç kullanılmamış  
-   güne göre kürk giyinmek gerek  : "kılık kıyafetimizi zamanın koşullarına uydurmalıyız" anlamında kullanılan bir söz  
-   günlerden bir gün  : herhangi bir gün, önceden belli olmayan bir gün, vaktiyle  
-   günleri gece olmak  : çok kederlenecek bir durum içinde bulunmak  
-   günleri sayılı olmak  : ölümü yakın olmak  
-   günü dolmak  : önceden belirlenmiş bir süreyi tamamlamak  
-   günü gününe uymaz  : her zaman aynı durumda bulunmaz, kararsız  
-   günü (veya gününü) kurtarmak  : günün ağır koşullarını ve engellerini bir biçimde atlatmak  
-   günü yetmek  : ölüm zamanı gelmek  
-   gününü doldurmak  : bir işin sona ermesi için gereken süreyi tamamlamak  
-   gününü görmek  : kötü bir sonla karşılaşmak, cezaya çarptırılmak  
-   gününü göstermek  : tehdit yollu cezalandırmak  
-   gününü gün etmek  : hiçbir şeyi dert edinmeyip gününü hoş geçirmek  
-   gününü (veya günlerini) saymak (veya beklemek)  : kurtulamayacak hasta son günlerini yaşamak