-  
 et bağlamak  : şişmanlamak"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf." 
   -  
 et kanlı gerek, yiğit canlı  : "kebap çok pişirilmemeli, genç de hareketli ve canlı olmalıdır" anlamında kullanılan bir söz"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf." 
   -  
 et tırnak olmak  : sıkı aile bağı kurmak"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf." 
   -  
 et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa ne yapılır?  : "bozulan şeyi düzeltecek etken vardır ancak bu etken bozulmuşsa artık düzeltmeden umudu kesmek gerekir" anlamında kullanılan bir söz"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf." 
   -  
 et ne kadar arık olsa üstüne ekmek yaraşır  : "bilgili ve görgülü kişi, iş başında ve zengin olmasa da bilgisiz ve görgüsüz kişilerin üstünde yer alır" anlamında kullanılan bir söz"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf." 
   -  
 et tırnaktan ayrılmaz  : "yakın hısımlar arasındaki bağ kolay kolay kopmaz" anlamında kullanılan bir söz"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf." 
   -  
 et tutmak  : et bağlamak"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf." 
   -  
 ete kemiğe dönüştürmek (veya büründürmek)  : canlandırmak"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf." 
   -  
 eti budu yerinde (veya etine dolgun)  : şişmanca, tombul"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf." 
   -  
 eti kemiğine yapışmak  : çok zayıflamak"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf." 
   -  
 eti ne budu ne?  : "yaşı küçük" anlamında kullanılan bir söz"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf." 
   -  
 eti senin, kemiği benim  : çocuk velilerinin öğretmen, usta vb.ne çocuğun eğitiminde kendisine tam yetki verdiğini anlatmak için söylenen bir söz"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf." 
   -  
 etinden et koparmak (veya kesmek)  : çok acı vermek"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf." 
   -  
 etle tırnak arasına girilmez  : "aile anlaşmazlıklarında bir yanı tutmak doğru değildir" anlamında kullanılan bir söz"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf." 
   -  
 etle tırnak gibi  : birbirlerine candan bağlı, sıkı ilişkili"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf." 
   -  
 etten duvar örmek  : korumak amacıyla çevresinde kalabalık insan birikmek"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf." 
   -  
 etten önce çömleğe düşmek  : bir işte bilgisiz veya yetkisiz olmasına rağmen herkesten önce ortaya atılmak"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf."