-   ayak açmak (veya vermek)  : âşıklar arasındaki tartışmalarda veya sıralı söyleyişlerde söze başlamak amacıyla kelime, kelimeler takımı, dize, beyit ile konuyu belirtmek  
-   ayak almadık taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz  : "insan, yaşamı boyunca çeşitli engellerle ve güçlüklerle karşılaşır" anlamında kullanılan bir söz  
-   ayak almak  : müzik ayak, çalınan çalgıya uymak  
-   ayak atmak  : girmek  
-   ayak atmamak  : bir yere hiç gitmemek, uğramamak  
-   ayak ayak üstüne atmak  : otururken bir bacağını ötekinin üstüne almak  
-   ayak basmak  : bir yere varmak, ulaşmak  
-   ayak basmamak  : bir yere hiç uğramamak  
-   ayak çekmek  : kandırmaya çalışmak, avutmak  
-   ayak değiştirmek  : talim yürüyüşünde kısa bir adım atmak yolu ile adımlarını başkalarınınkine uydurmak  
-   ayak diremek  : bir düşünceyi, bir davranışı sonuna kadar sürdürmek, kendi tutumundan şaşmamak  
-   ayak sürümek  : verilen bir işi ağırdan almak  
-   ayak tutmak  : mâni yarışmalarında karşısındakine uyması gereken uyağı vermek  
-   ayak uydurmak  : yürüyüşte adım atışını başkalarınınkine uydurmak  
-   ayak üstünde olmak  : dinç olmak, canlı olmak  
-   ayak vermek  : âşık atışmalarında dinleyicilerden biri uyak belirtmek  
-   ayak yapmak  : birini aldatmak, kandırmak için dalavere çevirmek  
-   ayağa fırlamak  : hızla ayağa kalkmak  
-   ayağa kaldırmak  : telaş ve heyecana düşürmek  
-   ayağa kalkmak  : ayakları üzerinde durmak, dikilmek  
-   ayağı alışmak  : bir yere sürekli gitmek  
-   ayağı almak  : halay oyunlarında ayağı tempoya uydurmak  
-   ayağı (veya ayakları) dolaşmak  : yürürken telaştan ayakları birbirine takılmak  
-   ayağı düze basmak  : güçlükleri yenerek ilerisinden korkmayacak bir duruma girmek  
-   ayağı gitmemek  : gitmek istememek  
-   ayağı ile gelmek  : kendi isteğiyle gelmek  
-   ayağı (veya ayakları) suya ermek  : bir gerçeği anlayarak aklı başına gelmek  
-   ayağı yerden kesilmek  : ayağı yere değmez olmak  
-   ayağı yürüten baştır  : "halkın düzen içinde çalışmasını baştakiler sağlar" anlamında kullanılan bir söz  
-   ayağına bağ olmak  : birinin bulunduğu yerden ayrılmasına veya yaptığı işi sürdürmesine engel olmak  
-   ayağına bağ vurmak  : önüne bir engel çıkarmak  
-   ayağına çağırmak  : yanına gelmesini istemek  
-   ayağına çelme takmak  : biri yürürken ayakları arasına ayak uzatıp düşürmek  
-   ayağına dolanmak (veya dolaşmak)  : başkasına yapmayı tasarladığı kötülük kendi başına gelmek  
-   ayağına düşmek  : çok yalvarmak  
-   ayağına geçirmek  : bir şeyi aceleyle giymek  
-   ayağına gelmek  : alçak gönüllülük göstererek birinin yanına gelmek  
-   ayağına getirmek  : sıra, saygı gözetmeksizin birinin yanına gelmesini sağlamak  
-   ayağına gitmek  : alçak gönüllülük ederek veya saygı göstererek birinin yanına varmak  
-   ayağına ip takmak  : bir kimseyi çekiştirmek  
-   ayağına (veya ayaklarına) kapanmak  : alçalırcasına yalvarmak  
-   ayağına kira istemek  : gelmeye nazlanmak, üşenmek  
-   ayağına sağlık  : "gelmen çok memnun etti" anlamında kullanılan bir söz  
-   ayağına sıcak su mu, soğuk su mu dökelim?  : seyrek gelen bir konuğa yarı sitem, yarı sevinçle söylenen söz  
-   ayağına sıkmak  : ayağına ateş ederek tehdit amacıyla gözdağı vermek  
-   ayağına üşenmemek  : hamarat olmak, ayak işlerini bıkmadan, yorulmadan yapmak  
-   ayağında donu yok, fesleğen ister (veya takar) başına  : "yoksulluğuna bakmayarak süs ve gösteriş yapmak ister" anlamında kullanılan bir söz  
-   ayağını alamamak  : ağrı veya uyuşma dolayısıyla ayağını oynatamamak  
-   ayağını (veya ayaklarını) altına almak  : tek bacağını (veya bacaklarını) kıvırıp üzerine oturmak  
-   ayağını bağlamak  : engel olmak  
-   ayağını çekmek  : sık sık gittiği bir yere artık uğramaz olmak, ilgiyi kesmek  
-   ayağını denk almak  : başkalarının kendisine yapma ihtimali bulunan kötülüklere karşı uyanık davranmak  
-   ayağını denk basmak  : dikkatli ve uyanık davranmak  
-   ayağını giymek  : ayakkabısını giymek  
-   ayağını kaydırmak  : bir yolunu bulup birini işinden veya görevinden uzaklaştırmak  
-   ayağını kesmek  : bir yere gitmez olmak, uğramamak  
-   ayağını (veya ayaklarını) öpeyim  : "yalvarırım" anlamında kullanılan bir söz  
-   ayağını sıcak tut, başını serin; gönlünü ferah tut, düşünme derin  : "hastalıktan korunmak istiyorsak ayağımızı sıcak, başımızı serin tutmalı, olur olmaz şeyleri sıkıntı konusu yapmamalı, geniş yürekli olmalıyız" anlamında kullanılan bir söz  
-   ayağını (veya ayaklarını) sürümek  : verilen bir işi ağırdan almak  
-   ayağını tek almak  : bir işte iyi düşünüp dikkatli davranmak  
-   ayağını yorganına göre uzat  : "giderini mutlaka gelirine uydurmalısın" anlamında kullanılan bir söz  
-   ayağının altına karpuz kabuğu koymak  : bir yolunu bulup bir kimseyi düzenle işinden uzaklaştırmak  
-   ayağının (veya ayaklarının) altını öpeyim  : "yalvarırım" anlamında kullanılan bir söz  
-   ayağının bağını çözmek  : karısını boşamak  
-   ayağının bastığı yerde ot bitmez  : "uğradığı yere bereketsizlik, uğursuzluk getirir" anlamında kullanılan bir söz  
-   ayağının pabucunu başına giymek  : dengi olmayan bir kimseyle evlenmek  
-   ayağının tozu ile  : yoldan gelir gelmez, henüz dinlenmeden  
-   ayağının tozunu silmeden  : ayağının tozu ile  
-   ayağının türabı olmak  : bir kimse başka bir kimseye kul gibi bağlanıp onun her emrini yerine getirmek  
-   ayaklar altına almak  : önem verilmesi gereken şeyleri hiçe saymak, çiğnemek  
-   ayaklar baş, başlar ayak olmak  : değersiz kimseler başa geçip değerli kimseler ise en geride bırakılmak  
-   ayakları geri geri gitmek  : bir yere gönülsüz, istemeye istemeye gitmek  
-   ayakları üstünde durmak  : başkasının yardımına ihtiyaç duymadan güçlü bir biçimde sorunları çözebilecek durumda olmak  
-   ayakları yere değmemek  : çok sevinmek  
-   ayaklarına (veya ayağına) kara su (veya sular) inmek  : çok yorulmak, güçsüz, dermansız kalmak  
-   ayaklarını yerden kesmek  : bir taşıta binerek yürümekten kurtulmak  
-   ayaklarının (veya ayağının) ucuna basmak  : çok yavaş, sessiz, gürültü yapmamaya özen göstererek yürümek