-
panzehir : isim Zehrin etkisini ortadan kaldırabilme özelliği olan madde, antidot"Eniştemiz zehriyle birlikte panzehrini de sunuyor, öyle ki tehlikesiz kalıyor." - A. Ş. Hisar
-
beyaz zehir : isim Eroin, kokain vb. sıvı olmayan uyuşturucu madde, beyaz
-
zehir zemberek : sıfat Son derece sert, hakaret dolu"Baştakilere, bir kere daha uyarmak için zehir zemberek bir rapor gönderdi." - E. C. Güney
-
zehretmek : -i Tatsızlık çıkarıp üzüntüye yol açmak, bunaltmak, acı vermek, sıkmak, üzmek"Hayatımın sonuna kadar böyle her günümü zehredemem." - Y. K. Karaosmanoğlu
-
zehrolmak : nsz Zevk almak umulurken üzüntü ile karşılaşmak"Bu gezinti bana zehroldu."
-
kurbağazehri : isim, bitki bilimi Kurbağazehrigillerden, tatlı sularda yaşayan, beyaz çiçekli, yürek biçimi yapraklı bir süs bitkisi (Hydrocharis)
-
zehir hafiye : isim Kimseye göz açtırmayan, sert yaradılışlı kimse
-
zehir zıkkım : sıfat Son derece acı
-
zehir gibi : çok acı"Evvela bir yumruk vurdu sersemledim, sonra ağzıma bilmediğim bir zehir tıktı, işte bu zehirle bayıldım." - F. R. Atay
-
zehir kesilmek : çok acı ve yakıcı olmak"Evvela bir yumruk vurdu sersemledim, sonra ağzıma bilmediğim bir zehir tıktı, işte bu zehirle bayıldım." - F. R. Atay
-
zehir saçmak : çevreye kötü propaganda yapmak veya insanları olumsuz davranışlara yönlendirmek, tahrik etmek, ortalığı karıştırmak"Evvela bir yumruk vurdu sersemledim, sonra ağzıma bilmediğim bir zehir tıktı, işte bu zehirle bayıldım." - F. R. Atay