-
tırnak yeri : isim Çakı gibi açılıp kapanabilen şeyler üzerine tırnakla kolayca açabilmek için yapılmış kertik
-
tırnak derisi : isim, anatomi Tırnakların etrafında bulunan ince deri
-
badem tırnak : isim Badem biçiminde uzunca tırnak
-
kaşık tırnak : isim, tıp (***) Demir eksikliğine bağlı kansızlık nedeniyle dışarı doğru dönen tırnak
-
tek tırnak işareti : isim, dil bilgisi Çift tırnak içinde verilen bir alıntıda yer alan bir başka sözü belirlemek için kullanılan noktalama işaretinin adı ('... ')
-
tepeden tırnağa : zarf Bütünüyle"Her gün tepeden tırnağa kasabada kim varsa çekiştiriliyordu." - Y. Kemal
-
kurttırnağı : isim Kurtpençesi
-
tırnak kemiği : isim, anatomi Tırnağı taşıyan parmak ucundaki kemik
-
domuztırnağı : isim, denizcilik Palanganın takılması için kullanılan, bir yanı çatal biçiminde çift tırnaklı, öbür yanı halkalı demir kanca
-
katırtırnağı : isim, bitki bilimi Baklagillerden, dalları çok ince, çiçekleri sarı, bazı türleri hekimlikte idrar söktürücü olarak kullanılan bir bitki (Genista scoparia)"Tepelerini sapsarı, baygın kokulu katırtırnaklarıyla süslediği iki külahı çoktan örmüştü." - O. C.
-
keçitırnağı : isim Kesici ağzı üçgen biçiminde olan oyma kalemi
-
şeytantırnağı : isim, bitki bilimi Çan çiçeğigillerden, genellikle dağlarda yetişen bir çeşit bitki (Phyteuma)
-
tırnak besleyicisi : isim Ojeden önce sürülen, tırnakları besleyen ve kırılmasını önleyen bir ürün
-
tırnak işareti : isim, dil bilgisi Bir metnin içinde başkasından aktarılan yazı veya sözlerin başına ve sonuna konulan noktalama işaretinin adı ("..."), tırnak
-
tırnak makası : isim El ve ayak tırnaklarını kesmeye yarayan araç
-
ayna tırnağı : isim Aynayı duvara tutturmak için kullanılan nikel veya kromla kaplanmış metal parçası
-
şeytan tırnağı : isim, anatomi Tırnağın yanında oluşan, rahatsız edici, sertleşip kalkmış üst deri
-
dişiyle tırnağıyla : zarf Bütün gücünü kullanarak"Ama daha üstününe, daha başarılıya ulaşabilmek için dişiyle tırnağıyla son enerji damlası bitene kadar boğuşacak." - T. Buğra
-
tırnak göstermek : korkutmak, gözdağı vermek"Zarfın ucunu tırnağımla yırttım." - A. Gündüz
-
tırnak kadar : çok küçük"Zarfın ucunu tırnağımla yırttım." - A. Gündüz
-
tırnak sürüştürmek : kavgayı körüklemek"Zarfın ucunu tırnağımla yırttım." - A. Gündüz
-
tırnak takmak : kötülük yapmak için bahane aramak"Zarfın ucunu tırnağımla yırttım." - A. Gündüz
-
tırnağı olamamak : birinden değerce çok aşağı olmak"Zarfın ucunu tırnağımla yırttım." - A. Gündüz